Türk Sağlık-Sen olarak 4/B’lilerin ek ödemelerinden kesilen SGK primlerinin geri ödenmesi gerektiği ile ilgili tüm platformlarda gerekli başvurular yapılmış olup konu uzun süredir gündemimizdedir.
Öyle ki bu kesintilerin iadesinin yapılması ile ilgili olarak 19.03.2014 tarihinde sendikamız tarafından SGK’ya ve Maliye Bakanlığı’na birer başvuru yapılmış ve her iki kurumdan görüş istenmişti.
SGK'ya yaptığımız Başvuruları Görmek İçin Tıklayınız
Maliye Bakanlığı’na yaptığımız Başvuruları Görmek İçin Tıklayınız
Maliye Bakanlığı başvurumuza verdiği cevapta “Sözleşmeli personel olarak istihdam edilen kişilere ise 25.01.2012 tarihinden önceki dönem için ise; 375 sayılı KHK’nın ek 3 üncü maddesi gereğince verilmiş olan ek ödeme tutarlarının sigorta primine esas aylık kazanç tutarına dahil edilmesi suretiyle kesilmiş olan sigorta prim tutarlarının: Söz konusu ek 3 üncü madde de , bu ek ödemenin damga vergisi dışında herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulamayacağı yönünde açık bir hükme yer verilmiş olması ve 375 Sayılı KHK’nın ek 9.maddesine göre yukarıdaki açıklamada izah edilen gerekçeler doğrultusunda İlgili personelin kurumları aracılığıyla Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından talep edilmesinin ve kesilen sigorta priminin ilgili personele iade edilmesinin mümkün olduğu şeklinde mütalaa edilmektedir.' diyerek bu kesintilerin ödenmesi gerektiğini bildirmişti.
Maliye Bakanlığı’nin cevabı için tıklayınız.
Fakat SGK başvurumuza verdiği cevapta “666 Sayılı KHK’nın ilgili maddeleri ile 2012/2665 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının birinci maddesinin 15/1/2012 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş bulunması nedeniyle,15/1/2012 tarihinden önce 657 Sayılı Kanunun 4/B maddesi uyarınca istihdam edilen personele ödenen ek ödemelerden kesilen sigorta primlerinin iade edilmesine imkan bulunmaktadır' diyerek ödenmemesi gerektiği yönünde görüş bildirmişti.
SGK’nın cevabı için tıklayınız
Sendikamızın tarafından Maliye Bakanlığı’nın görüşü ilgili tutularak SGK’ya tekrar bir başvuru yapılmış ve kesintilerin iadesi talep edilmişti.
SGK’ya başvurumuz için tıklayınız.
SGK ise bu başvurumuza olumlu ya da olumsuz bir cevap vermemiştir.
Bu gelişmeler üzerine sendikamız tarafından dava da açılmış olup dava şuanda Yargıtay 10. Daire’de karara bağlanmayı beklemektedir. Hukuki süreç böyle devam ederken Yargıtay’ın 21. Dairesi konu ile ilgili olumlu bir kararı onamıştır.
Şanlıurfa İş Mahkemesi ve Yargıtay 21. Dairesinin Kararı İçin Tıklayınız
KONU İLE İLGİLİ MÜTALAA
Bilindiği üzere 375 sayılı KHK’nın Ek 9. maddesinde ifade edildiği üzere “Bu ödeme tutarı damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulamaz' şeklindedir. Bahsi geçen bu hüküm 15.01.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği için ek ödemelerden sigorta prim kesintisi yapılamaması hususu ancak 15.01.2012 tarihinden itibaren işlerlik kazanmıştır. Ancak 15.01.2012 tarihinden önce yapılan sigorta prim kesintilerinin ilgililere iade edilip edilmeyeceği konusunda tereddütler oluşmuş, oluşan tereddütlerin giderilmesi amacıyla Maliye Bakanlığına görüş sorulmuştur. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Maliye Kontrol Genel Müdürlüğünün 31.07.2014 tarih ve 5884 sayılı görüş yazısı özetle:
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesinin yürürlüğe girdiği 15.01.2012 tarihinden itibaren, kamu kurumlarında sözleşmeli olarak istihdam edilenlerden, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesinde düzenlenmiş ek ödemeden yararlanması mümkün olanlara verilecek ek ödemenin, sigorta primine esas aylık kazanç tutarına dahil edilmemesi; 15.01.2012 tarihinden önceki dönem için ise; 375 sayılı KHK’nın ek 3 üncü maddesi gereğince verilmiş olan ek ödeme tutarlarının sigorta primine esas aylık kazanç tutarına dahil edilmesi suretiyle kesilmiş olan sigorta prim tutarlarının: Söz konusu ek 3 üncü madde de , bu ek ödemenin damga vergisi dışında herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulamayacağı yönünde açık bir hükme yer verilmiş olması gerekçeleriyle Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından talep edilmesinin ve kesilen sigorta priminin ilgili personele iade edilmesinin mümkün olduğu şeklinde mütalaa edilmektedir.
Ancak 5510 sayılı kanun’un “ Uygulanmayacak hükümleri “ düzenleyen 105. Maddesinde “ 21.04.2005 tarihli ve 5335 sayılı kanunun 30 uncu maddesi 26.10.1990 tarihli ve 3671 sayılı kanunun 4üncü maddesi ile 10.07.1987 tarihli ve 285 sayılı KHK’nın 5 inci maddesinin 11 inci fıkrası hariç olmak üzere, diğer kanunların bu kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.'hükmüne yer verilmiştir.Söz konusu hüküm gereğince, kurumların teşkilat kanunlarında veya başka düzenlemelerde ek ödemeden damga vergisi dışında başka bir kesinti yapılamayacağı hüküm altına alınmış olsa dahi 5510 sayılı kanunun ilgili hükümlerinde sigorta ve sağlık primi kesintisi yapılacak kazançlar arasında yer alan unsurlardan kesinti yapılır. Dolayısıyla 375 sayılı KHK’daki düzenlemeye karşın 5510 sayılı kanunda sigorta primi kesintisi yapılabileceğine ilişkin karar yer almakta bu da Maliye Bakanlığı ile SGK arasında çelişik bir durumu ortaya çıkarmaktadır. Konu ile ilgili olarak Adalet Bakanlığı Özel Kanun – Genel Kanun düzenlemesi bağlamında Maliye Bakanlığının görüşünün esas alınmasının gerektiğini belirtmektedir.
Bu doğrultuda, Sendikamız tarafından konuya ilişkin olarak Zonguldak 1. İş Mahkemesinde pilot bir dava açılmış olup , dava da mahkeme söz konusu davayı ikiye ayırmış ayrılan dosyaların birinde konuya ilişkin olarak idari yargı yolunun caiz olduğunu, davaların idare mahkemelerinde görülmesi gerektiğine karar vermiş, karar tarafımızca temyiz edilmiştir.Temyiz dosyası Yargıtay 10. Dairede devam etmektedir.
Tarafımızca açılan dava Yargıtay 10.Hukuk Dairesinde devam ederken, Şanlıurfa İlinde bir sağlık çalışanının Şanlıurfa 1. İş Mahkemesinde açmış olduğu dava da yerel mahkeme davanın kabulüne karar vermiş ve karar Yargıtay 21. Dairenin 17.06.2015 tarihli ilamıyla da onanmıştır. Söz konusu kararın internet sitelerinde ve bir sendikanın sayfasında yayımlanmasını takiben, sendikamız hukuk biriminden izlenecek yol hakkında yoğun olarak bilgi talep edilmektedir.
Öncelikle, konuya ilişkin yerel mahkeme kararları incelenmek üzere, Yargıtay’ın 21. Ve 10. Hukuk Dairesine gitmektedir. Her ne kadar 21. Daireden olumlu bir karar çıkmışsa da tarafımızca takip edilen ve 10. Dairede devam eden aynı konuya ilişkin dava dosyasından lehe ya da aleyhe bir karar gelmemiştir. Genel merkez olarak 10. Dairenin kararının beklenmesi gerektiğini aksi halde , 10. Dairenin yargı yolunun idari yargı olduğu yolunda bir karar vermesi halinde , şu an için başvuru yapmış olan üyelerimizin , 60 günlük başvuru ve 60 günlük dava açma süresi konusunda sıkıntı yaşayacaklarının belirtilmesi gerekmektedir. Şayet Yargıtay 10. Dairesinden yargı yolunun adli yargı yani iş mahkemeleri olduğu yönünde bir karar çıkması halinde ise zaten geriye dönük 10 yıllık alacak zaman aşımı olduğu için her hâlükârda üyelerimiz zaten başvuru yapabileceklerdir.Üyelerimize öncelikle takip ettiğimiz davanın sonucunu beklemeleri konusunun hatırlatılmasını, beklemek istemeyip başvurmak isteyenlere ise aşağıda hazırlanmış olan başvuru talep dilekçesinin verilmesi gerektiğini mütalaa etmekteyiz.
Bu itibarla, tüm şubelerimizin illerinde 4-B statüsünde çalışan üyelerimizden Ek Ödemelerinde kesinti yapılan üyelerimize gerekli bilginin verilmesi , başvuru yapmak isteyenlere ise hazırlanmış olan dilekçenin ulaştırılması gerekmektedir.
Not: Dilekçeleri şubeleremizinden tüm üyelerimiz temin edebilirler