Genel Başkanımız Önder Kahveci’nin hizmet kolumuzda imzalanan toplu sözleşme ile ilgili yaptığı açıklamadır:
Mevcut enflasyonun altında kalan ve sıfır zam anlamına gelen bir maaş zammına imza atanların hizmet kolumuzda yaptığı sözleşmede genel sözleşmeyi aratmayacak derece bir hezeyanla sonuçlanmış ve çalışanlara sıfır zam gibi sıfır kazanım da getirmiştir.
37 maddelik kazanım diye duyurulan bu metindeki 32 madde 2015 yılında imzalanan toplu sözleşmeye aittir. Bu 32 maddenin de 3’ünde incir çekirdeğini doldurmayacak iyileştirmeler yapılmıştır.
Süt izinlerinde döner sermaye kesilmemesi, döner sermaye kesintisi yapılmayan yıllık izin gün sayısının 10 günden 12 güne çıkarılması, Mültecilere sağlık hizmeti sunumu yapan çalışanlara yönelik çok az bir döner sermaye katsayısı yükseltilmesi gibi düzenlemeleri kazanım diye sunmak cahillik değilse ayıptır.
Yeni hayata geçen 5 düzenlemede evlere şenliktir. Döner sermayelerin sabite mahkum edildiği ve gittikçe düştüğü bir düzende döner sermayeden kesinti yapılmaması ile ilgili düzenleme yaptırmak ve buna kazanım demek ancak 0.5’lik zamcıların işidir.
Yıllık izin ve süt izinlerinde döner sermayeden kesinti olmamasının sözleşmeli personeli de kapsayacak olması, 112 çalışanlarını eğitim sürelerinde döner sermayelerde kesinti yapılmaması, diş tabiplerine döner sermayenin hastane ortalamasının altında verilmemesi, Sosyal hizmet kuruluşlarında yaşlı, ağır engelli ve çocuklara hizmet verenlerin ek ödemelerine ilave 10 puan verilmesi gibi çoğunluğu kapsamayan, bir yaraya merhem olmayacak düzenlemeler hayata geçmiştir. Sabitin altı hiç kimseye ödenmeyeceğine göre böyle düzenlemelerle yapılan iş sadece dostlar alışverişte görsündür.
Çalışanın beklediği döner sermayelerin arttırılması ve emekliliğe yansıtılması iken bunların attığı imzaların izahı var mıdır?
Sözleşmeliler, Vekil ebe hemşireler, 4/c’liler ve kamu dışı aile sağlığı çalışanları kadro beklerken toplu sözleşmede yok sayılmışlardır. Yıpranma payında ise yine rezil bir maddeyi eklemişlerdir. Bu maddeye göre sağlık kurumlarında görev yapan personellerden kimin hangi şartlarda ne kadar yıpranma payı alacağı konusunda çalışma yapılmasına karar vermişlermiş.
Sayın Cumhurbaşkanı 5 yıla 1 yıl derken, bakanlığın hazırladığı kanun taslağında da buna yönelik bir düzenleme varken şimdi bunların personeli kategorize etme, birine verip diğerini mahrum etme hevesleri nerden gelmektedir. Çalışanların başına yine çorap mı örmek istemektedirler.?
Kısacası bu toplu sözleşmelerde Memur-Sen’in ve Sağlık-Sen’in çalışanın sorunlarına nasıl şaşı baktığını ve memurun hakkı diye bir dertleri olmadığını bir kez daha göstermiştir.
4-5 puan artış olmazsa imza atmayız deyip 7 saat sonra 0.5’lik bir artışa imza atıp birde utanmadan hayırlı olsun diyenlerden de başka bir şey beklemek kamu çalışanlarının yanılgısı olacaktır. Memur maaşım eriyor, ek ödemem yok oluyor derken bunların helal gıdayı toplu sözleşmeye kazanım diye yazarlar. Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktan rahatsız olmazlar. Memurların hacca gidebilecek ekonomik refaha ulaşması yerine Hac için ücretsiz izin almayı marifet sayarlar.
Kısacası bunlar hep kenarda köşede oynarlar, sorunlarla uğraşmak yerine kenarından dolanmayı tercih ederler. Bunlar var oldukları günden bu yana toplu sözleşmelerde kazandırma yerine kaybettirmeyi kendilerine ilke edinmişlerdir. Attıkları her imzanın defolu olduğu günü gelince ortaya çıkmıştır.
Yetkiliyiz diye böbürlenen aciz, cesareti olmayan, pısırık sendikacılardan başka bir şey beklenemez.
Artık karar verme zamanı memurlarımızda; yetkili sendikaları değiştirme zamanı, masada haklarını savunamayanlara ders verme vaktidir. Eğer hizmet kolumuzda 244 bin çalışan bunlara üye olarak kalmaya devam ederse zalimin zulmüne tahammül ettikçe daha da artacağını unutmamalıdırlar. Bugün maaş zammını ve diğer hakları yok sayanlar, yarın memurun iş güvencesinden tutundan bir çok hakkının ellerinden alınmasına ancak ve ancak alkış tutacaklardır.