Cumhuriyetimizin 92’inci yıldönümünü gururla kutluyoruz. Nice bedeller ödenerek, nice şehitler verilerek, büyük emekler harcanarak kurulan Cumhuriyetimizi korumak, yaşatmak, Cumhuriyetimize gereken ihtimamı göstermek hepimizin en büyük sorumluluğudur.
Bağımsızlığımızı kazanmak, köklerimizden tutunup, yeşermek, bir ve diri olmak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmak hiç kolay olmamıştır. Vatanına bağlılığını, milletine sevdasını, bayrağına duyduğu saygıyı, asaletini tarihin her döneminde dosta, düşmana gösteren Türk milleti, bir ve beraber olarak bugünlere kadar gelmiştir.
Üzerine titrediğimiz Cumhuriyetimize ne yazık ki düşmanlık besleyen, Cumhuriyetin anlamını kavrayamayan, Cumhuriyet bilinci taşımayan, Ulu Önder Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını kabul etmeyen kesimler her zaman olmuştur. Ancak bunlara Türk milleti gereken cevabı her zaman, her zeminde vermiştir. Bilinmelidir ki; bizler Atamızın açtığı yolda Cumhuriyetin ışığında emin adımlarla yürümeye devam edeceğiz ve mirasına ilelebet sahip çıkacağız.
Cumhuriyetimizin 92’inci yıldönümünü kutladığımız bugünlerde, ülkemiz tarihinin en karanlık günlerine tanık olmaktadır. Bilindiği gibi açılım safsatasıyla birlikte yeni bir sürece girilmiş, eşkıyalar silahlarıyla dağdan şehre inmiştir. Bu süreçte terör örgütü etkinliğini öylesine artırmış, silah, teçhizat yönünden öylesine güçlenmiş, hareket alanını öylesine genişletmiştir ki, artık karşımızda daha da güçlenmiş ve saldırganlaşmış bir terör örgütü bulunmaktadır. PKK’lı kalleşler, sadece 7 Haziran’dan bugüne 200’e yakın askerimizi, polisimizi şehit etmiştir.
Kanlı eylemlerinin yanı sıra yol kesen, kimlik kontrolü yapan, devlet memurlarını kaçıran, okul basan, yakıp, yıkan, eğitimi sekteye uğratmaya çabalayan, bölge halkını tehdit eden eşkıya sürüleri şehir içinde de adeta kolluk kuvveti olmaya soyunmuş, bölge halkına korku salmıştır.
Çok merak ediyoruz;
Terör örgütü ile masaya oturanlar, onlarla pazarlık yapabilecek kadar şuur kaybı yaşayanlar, sırça köşklerinde geceleri uyuyabiliyorlar mı?
O dönemde bu kanlı örgüte vaat edilen neler karşılık bulmadı, 7 Haziran sonrasında aralarında ne geçti ki, kanlı örgüt yeniden silaha sarıldı?
Anasının ak sütünü içmiş, tertemiz, şerefli evlatlarımız hangi hesapların arasında heba oluyor?
Öte yandan 10 Ekim tarihinde Başkentin göbeğinde çok kanlı bir terör saldırısı yaşanmıştır. 100’ü aşkın kişinin katledildiği, yüzlerce kişinin yaralandığı, sakat kaldığı eylem hem ülkemizin nasıl bir terör sarmalında olduğunu hem de güvenlik zafiyetini gözler önüne sermiştir. Dört bir yanımızın teröristlerle çevrildiği güzel ülkemizde sivil vatandaşlarımız da teröristlerce hedef alınmakta, vatandaşlarımız can güvenliği endişesi yaşamaktadır. Türkiye’de gerginlik, çalkantı, bulanıklık, toplumsal kutuplaşma, toplumsal çatışma yaratmayı hedefleyenler; ülkemizi bilinmeze doğru sürükleme gayretindedir. Cumhuriyetimiz 100’üncü yaşına doğru ilerlerken ülkemiz terör cenderesinde işte böyle sıkışmaktadır.
Gerek PKK, gerek IŞİD, gerekse diğer terör örgütlerinin amacı topraklarımızın bütünlüğüne, milletimizin dirliğine zarar vermek, üniter devlet yapısını ortadan kaldırmak, insanları ayrıştırarak, un ufak etmek, bölünmüş bir Türkiye oluşturarak nihayetinde bağımsızlığımızı elimizden almaktır. Dolayısıyla terör kimden ve nereden gelirse gelsin lanetlenmeli ve teröre karşı tek vücut olunabilmelidir. Aksi taktirde gerek terör örgütlerinin gerekse onları semirten dış güçlerin hedefi olmaktan asla kurtulamayız.
Bu noktada sorumluluk ülkeyi sevk ve idare edenlerin üzerindedir. Cumhuriyete layık olmak, bin bir zorluklarla kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni terör belasından temizleyerek, mutlu, aydınlık, müreffeh günlere yürümek hepimizin ortak arzusudur.
Bu ülkede yaşayan, huzur ve barış isteyen, bayrağına, vatanına, milletine aşık olan herkesin tıpkı Kurtuluş Savaşında, Sakarya Meydan Muharebesinde, Çanakkale Savaşlarında olduğu gibi bugün de ülkemizi bölmek, insanlarımız arasında nifak tohumları ekmek isteyen kan emicilere, bölücü güruha, Cumhuriyeti içine sindiremeyenlere karşı omuz omuza, yürek yüreğe, topyekün kahramanca mücadele etmesi gerekir.
Cumhuriyetin çocukları olan bizler, çocuklarımızın, torunlarımızın, gelecek nesillerin aldığı nefese kadar bağımsız yaşayabileceği, kan ve gözyaşı dökmeden, barış ve huzur içinde, gururla barınabileceği bir vatan bırakmalıyız.
Bu vesileyle, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızın 92’inci yıldönümünü kutluyor; Büyük Önder Atatürk, silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizi saygı, şükran ve rahmetle anıyoruz.
Türk Sağlık Sen Genel Başkanı
Önder KAHVECİ