17 Nisan 2012 yani bundan tam 3 yıl önce sağlık çalışanları için kapkara bir gün yaşandı. Gaziantep’te sendikamız üyesi, milletine hizmet için gecesini gündüzüne katan Doktorumuz Ersin Arslan hasta yakını tarafından katledildi.
Türk Sağlık-Sen olarak yas günü ilan ettiğimiz bu 17 Nisanda Şehidimiz Dr. Ersin Arslan’ı rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhu Şad Mekanı Cennet olsun.
Sağlıkta şiddetin cinayete dönüştüğü öğünden bugüne neler değişti diye bakacak olursak ne yazık ki göreceğimiz sadece şiddetin artmış olduğu gerçeğidir.
Ambulansların kurşunlandığı, doktorların bıçaklandığı, hemşirelerin tartaklandığı, hastanelerin gruplar halinde basıldığı ve amirlerin sürekli olarak mobbingi çoğalttığı şiddet ortamı ne yazık ki artarak devam etmektedir.
Dr. Ersin Arslan’ın ölümünün ardından alınan bazı tedbir ve düzenlemelerin içerisinde olan beyaz koda göre resmi olarak bildirimi yapılan ortalama aylık şiddet vakası sayısı 2012 yılında 721’dir. 2013’te ise bu rakam 890’a çıkmış, 2014 ise 976’ya ulaşmıştır. Bildirilmeyenleri de hesaba kattığımızda her ay bininin üstünde sağlık çalışanı şiddete uğramaktadır. Yani resmi verilere göre de o günden bu yana değişen sadece şiddetin artması olmuştur.
Şiddet uygulayanın tutuklu yargılanması gibi düzenlemeler ise uygulamada hayata geçmemiştir. Kısacası dayak yine atanın yanına kar kalmıştır.
Şiddeti tedavi yöntemi olarak benimseyen ve sağlık çalışanını darp ederek sağlık kurumlarında işinin görüleceğini düşünen hastalıklı zihniyet gün geçerek çoğalmaktadır.
Türk Sağlık-Sen olarak son yaptığımız memnuniyet araştırmasında “ Çalıştığınız kurumunuzda şiddete karşı yeterli güvenlik önlemi alınıyor mu ? ' sorusuna çalışanları sadece yüzde 10.5’i evet cevabını vermiştir. Yüzde 49,6’sı güvenlik önlemlerinin alındığını ancak yetersiz olduğunu, Yüzde 39,9’u da güvenlik önleminin alınmadığını belirtmiştir.
Tüm bu rakamları değerlendirdiğimizde ortaya çıkan tek sonuç ise sağlık çalışanlarının can güvenliğinin tehlikede olduğudur. Sağlık çalışanları can kurtarmak için çalışırken hayatlarından endişe duyarak hizmet vermektedirler. Bugün eve sağlam dönebilecek miyim tedirginliğini hergün yaşamaktadırlar.
Bunun yaptığı tahribatın hesabını kim nasıl verebilecektir ? Büyük bir ayıp olan bu trajedi sonlandırılmayacak mıdır? Sağlık çalışanları için güvenli bir çalışma ortamı hayal olarak kalmaya ne zamana kadar devam edecektir.
Bu sorulara ne yazık ki Sağlık Bakanlığının verdiği tek cevap susmaktır. Şiddeti kınamaktan öteye gidemeyen bir anlayış ile şiddetin önüne geçilemeyeceği ve seyirci olarak sadece izleneceği açıktır. Artık çare aranmalı, çözüm bulunmalıdır.
Çözüm geciktikçe sağlıkta şiddet artmaktadır. Ağır cezalar ve caydırıcı tedbirler bir an önce alınmalıdır.
Sağlıkta şiddet sadece kamu görevlisini darp olmaktan çıkarılarak, kamu hizmetini engelleme, vatandaşın sağlık hakkını kullanmayı engelleme ve bunun sonucunda insan hayatının riske atılması gibi suçların da cezası olmalıdır.
Tutuklu yargılama gibi caydırıcılığı olan bir diğer unsurda hayata geçirilmelidir.
Ayrıca sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanların kamu sağlık hizmetlerinden belli bir süre bedel ödeyerek yararlanması ile ilgili de bir düzenleme yapılmalıdır. Bu kişiler sağlık hizmetlerinden yararlanmak için ceplerinden para ödemelidir.
Sağlık çalışanlarının şiddetin en aza indirilmesi adına bekledikleri bu düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Bu konuda artık ciddi adımlar atılmalıdır. Sabrımız kalmamıştır. Güvenli çalışma sağlık çalışanlarının hakkıdır.
Türk Sağlık-Sen olarak Dr. Ersin Arslan’ı bir kez daha rahmetle anıyor ve sağlıkta şiddet sona ERSİN diyoruz
Hepinize Teşekkür Ediyor, Saygılar Sunuyorum.