Türkiye Kamu-Sen Kadın Kolları Komisyonu Kadınlar Günü nedeniyle bir program düzenledi. Kahvaltılı toplantıda bir araya gelen üyelerimiz, ülkemizde yaşanan sıkıntıları ve kadın sorunlarının anlatıldığı konuşmaları dinleyerek hakları konusunda bilgi sahibi oldular.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Türk Sağlık-Sen ve Türkiye Kamu-Sen Kadın Komisyonları Başkanı Leyla Polat, geçtiğimiz günlerde kamuda çalışan kadınların istihdamına yönelik akademisyenlerle hazırladıkları 28 maddelik raporu açıkladı.
Kadın haklarının gelişmiş ülkelere nazaran Türkiye’de istenilen şartlarda olmadığını dikkat çeken Polat, şunları söyledi:
“Kadınlarımızın, siyasette, çalışma hayatında, bilim ve sanatta daha çok yer alması ve toplumsal hayatın her kademesinde kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri için bizim de içinde bulunduğumuz tüm sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de her yıl 8 Martta 'Toplumsal hayatta kadının yeri ve sorunlarına ilişkin tartışmalar yeniden gündeme gelmektedir. Bu tartışmalar içinde en değerli varlığımız olan kadınlarımızın şiddet konusu ile birlikte ele alınması ise, tarihinde kadını el üstünde tutan bir toplum olarak bizim için çok üzücü neredeyse utanç verici bir durumdur.”
Geçtiğimiz ay içerisinde insanlık dışı bir muameleyle öldürülen Özgecan ile ilgili üzüntülerini de dile getiren Polat, kadın cinayetlerinde yasaların yetersiz kaldığına dikkat çekti:
“Daha geçtiğimiz haftalarda bir genç kızımızın haince, insanlık dışı bir muameleye maruz bırakılarak katledilmesi, hepimizin yüreğini dağladı. Kadın cinayetlerinde geldiğimiz son noktanın görülmesi, bu acının iliklerimize kadar hissedilmesi ve faillerinin en ağır şekilde cezalandırılması yönünde toplumun bütün kesimlerinde oluşan, ortak kanaati önemsiyor ve destekliyoruz. Ayrıca Kanun koyucuların ve uygulayacakların ellerini vicdanlarına koymalarını, kadının nerede nasıl hareket edeceğine, ne giyeceğine, nasıl güleceğine, kaç çocuk doğurması gerektiğine dahi karışılan ülkemizde kadına yönelik her türlü şiddetin ve kadın cinayetlerinin önlenebilmesi için caydırıcı tedbirlerin alınmasını bekliyoruz.”
Türk kadınının Ulu Önder Atatürk’e minnet duyduğunu ifade eden Polat sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Fedakârlıkları ve gösterdikleri büyük başarıyla vatanımızın kurtuluşuna adını büyük harflerle yazdıran, Büyük önder Atatürk’ün ‘’Dünyada hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafer götürmekte Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez’’ diyerek hakkını teslim ettiği, cumhuriyetten sonraki süreçte de aynı azmi ülkemizin inşasında gösteren; üretimde, eğitimde, sanatta, kültür ve siyasette başarılarıyla kendilerini kanıtlamış olan kadınlarımız, günümüzde ne yazık ki şiddet başta olmak üzere eğitim istihdam gibi her geçen gün artan sorunlar yumağıyla karşı karşıya bırakılmıştır.
Devlet Personel Başkanlığı 2013 verilerine göre, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan toplam 2 milyon 548 bin çalışanın yüzde 35,9' unu kadınlar oluştururken, kadın yönetici sayısı sadece yüzde 10'dur.
Her zaman sorunlara çözüm getirmek adına inisiyatif almaktan kaçınmayan, sorgulayan çözüm üreten bir sendikal anlayışı benimseyen Konfederasyonumuz ve sendikalarımız, çalışma hayatında kadınlarımızın yaşadığı sıkıntıları, her ortamda sıklıkla gündeme getirilmekte ve çözüm önerileri sunulmaktadır.
Türk kadınının konumunu, sorunlarını, ihtiyaçlarını ve beklentilerini paylaşmak için bir fırsat olarak değerlendirdiğimiz 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Türkiye Kamu-Sen olarak kadınlarımızın toplumda hak ettiği yeri bulması açısından yapılacak tüm çalışmalara destek vereceğimizi bildirir, kadınların çalışma hayatında ve sendikalarda daha çok yer bulması temennisiyle bu anlamlı günün tüm kadınlarımıza ve dünya insanlığına hayırlara vesile olmasını dileriz.”
Türkiye Kamu-Sen Genel Dış İlişkiler Sekreteri ve Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci Konfederasyon adına Kadınlar Günü programına katıldı. Ülkemizde ve dünyada kadınların yaşadığı sıkıntıları rakamlarla ortaya döken Demirci, dikkat çekici tespitlerde bulundu:
“Türkiye’nin ILO (Ulaslar arası Çalışma Örgütü), standartları uygulama komitesindeki memur temsilcisi olarak; Türkiye'deki çalışma standartları ve sendikal haklar konusunda Türkiye raportörü iken, son üç yıldır aynı komitede İran çalışma hayatı ve kadın hakları raporu da sunuyorum. Maalesef Türkiye olarak bazı bölgelerimizi dikkate aldığımızda kadın konusunda sicilimiz İran’dan çok da parlak olmadığını üzülerek belirtmek isterim. Konfederasyon ve sendikalarımız olarak bizlerin ülkemizdeki kadın sorunlarına parmak basmak ve çözümüne ortak olmak en büyük görevimizdir.
Kadınlar dünyada erkeklere göre çalışma hayatında ve ekonomik hayatta bir adım eriden başlamaktadırlar. Bu adım sayısı ülkemizde bazen 2 hatta 3 katına çıkabiliyor. Dünyada kadın erkekten iki kat fazla çalışmak zorunda kalıyor. .... ev işlerini de sırtladığından erkekden Bu durumu kadınlarımız kabullenmiş görünüyor. Son 12 yılda kadına şiddet olarak nitelendireceğimiz olaylar ülkemizde yüzde 230 artmış durumda.
Dünyada ve ülkemizde değişmeyen tek gerçek vardır, o da kadınların çok çalışmak zorunda kalmasıdır. Kadın Girişimciler Derneği’nin bir araştırması vardı. Ücretli geliri olan aile bireyleri içerisinde elde ettikleri gelirin yüzde 49’unu erkekler kendi tasarruflarıyla harcıyorlar, kadınlar elde ettikleri gelirin yüzde 12’sini ancak kendi iradeleriyle harcayabiliyorlar. Dünyadaki toplam mal varlıklarının ancak yüzde 1’i kadınlara ait gözüküyor. İş istihdamı olarak düşündüğümüzde dünyada kadınlar yüzde 15.4'lük bir paya sahipken, ekonomik hayat içerisinde yüzde 31, gelir getirmeyen alanda ise yüzde 72 oranında hayatlarını sürdürüyorlar. Kadın ekonomiye entegre olamamış gözüküyor. Dünyada üretilen gıdayı hep birlikte üretiyoruz, ancak gıda üretirken elde ettiğimiz gelirden kadınların aldığı pay sadece yüzde 11. Türkiye’de akademisyen kadınların bile öncelikli işinin ev işi olduğu gerçeği ortaya çıkmış. Kadının güçlü olmasının yolunun kadın dayanışmasından geçtiği bilinmesine rağmen, yapılan araştırmada, kadın dayanışmasına yönelik örgütlenmenin fazla uzun ömürlü olmadığı görülmektedir.
Demirci konuşmasında, ülke ekonomisinde kadınlara ayrılan payın çok düşük olmasını eleştirerek, kadının toplumdaki statüsünün gelişiminin toplumsal gelişimle paralel olduğuna vurgu yaparak konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Ülkemizde kadın girişimci olmak isterseniz, Ziraat Bankası, üzerinizde mal varlığı olmadığı için sizi kredilendirmez. Bankalardan kredi kullanan bayan sayısı yüzde 3 ile sınırlı. Boşanan ya da dul kalan kadın toplum tarafından dışlanır. Dünyada kadınların yüzde 42’si okuma yazma bile bilmediğinden kendi ayakları üzerinde duramaz. Atatürk ülkemizin gelişmesiyle ilgili her türlü tedbiri alırken, çok manidar cümle kuruyor; diyor ki: “Nüfusun yarısı zincir ile bağlı iken, öteki yarısı nasıl kalkınabilir?”
Toplantıda konuşma yapan Türk Dünyası Kadınları Dostluk ve Dayanışma Derneği'nin Genel Başkanı Şenol Bal, Türkiye Kamu-Sen’in kadın üyelerine seslenerek, her türlü baskıya, her türlü şantaja rağmen hala Türkiye Kamu-Sen çatısı altında olmalarından dolayı tebrik etti. Türk kadınının değeri üzerine konuşan Bal, şunları söyledi:
“Kadınlar eğer inanılarsa çok büyük şeyler yaparlar. Türk kadınları problem çözümü bir yapıya sahiptir. Allah bize güç versin her problemi çözeriz. Hem çalışma hayatında en riya katlı memurlar oluruz, evlerimizde en iyi anneler oluruz, bu vatana en güzel evlatları yetiştiririz. Ülke sevdamızla ve aile bağlarımızla Türk kadını her şeyi yapmaya gücü yeter. Türk kadını olarak bütün bunları yapabiliyorsak, Cumhuriyete ve O’nun kurucusu Ulu Önder Atatürk’e borçluyuz. Son 10 yılda kadın cinayetleri yüzde 1500 artmış durumda.
Ülkemizde adalete güven kalmadı. Hukuk güvenliğinin olmadığı bir ülkede, vatandaş ile devlet arasında bağ kalmaz. Hukuk güvenliği kalmazsa, can mal, namus kimse hakkını arayamaz. Kendi hukukunu herkes uygulamaya başlar. Artık o ülke de hukuk devleti olmaz.
Ülkemizde temiz siyaset, hukuk üstünlüğü, fırsat eşitliği, hırsızlıkların yolsuzlukların cezalandırılmasını istiyoruz. Biz Türk kadını olarak huzur, dürüst yönetim, temiz siyaset istiyoruz. Bu ülkede bölünmez bütünlüğümüze sahip çıkmak istiyoruz. “
Daha sonra Psikolog Gülcan Alıtkan, bir sunum yaparak kadınların gerek iş hayatında, gerekse ev yaşamında karşılaştığı sıkıntıları anlattı. Yasal olarak kadınlarımızın sahip olduğu hakları da hatırlatan Alıtkan, iş yerlerinde uygulanan mobing konusunda da bilgi verdi.