Malazgirt Zaferi’nin 948. Yıldönümü Kutlu Olsun

Malazgirt Zaferi’nin 948. Yıldönümü Kutlu Olsun

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Malazgirt Zaferinin yıldönümü nedeniyle aşağıdaki mesajı yayınlamıştır:

"Tarihimizin en kritik zaferlerini elde ettiğimiz ağustos ayında, Türk milletinin Anadolu’daki siyasi hakimiyetini ve bu toprakların ebedi vatanımız olmasını sağlayan Malazgirt Zaferi’nin 948. yıldönümünü coşku ve gururla kutlamaktayız.  

Ağustos ayı Türk milletinin zafer aydır. Tarihimizin en kritik zaferlerini bu ay içinde elde etmiş olmamız belki de Yüce Allah’ın bu ayı Türk milletine hediye ettiğinin bir işaretidir. Ecdadımız Osmanlı’nın doğu sınırlarını güvence altına aldığı Otlukbeli, isyanlara son veren Çaldıran, Ortadoğu’nun Türk hâkimiyetine geçtiği ve Anadolu’da Türk birliğinin sağlandığı Mercidabık, Orta Avrupa’da Türk hâkimiyetinin kurulduğu Mohaç zaferleri, Türk milletinin ağustos ayı içinde elde ettiği ve tarihin akışına yön verdiği zaferlerden bazılarıdır. Elbette, bu hafta içerisinde kutlayacağımız Zafer Bayramı olan ve 26 Ağustos günü başlayıp 30 Ağustos 1922 tarihinde Dumlupınar’da, Mustafa Kemal Atatürk komutasında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi de ağustos ayı içerisinde elde ettiğimiz ve bu toprakların Türk milletinin vatanı olduğunu tescilleyen en önemli zaferlerimizdendir. 

Sultan Alparslan komutasında 26 Ağustos 1071’de Malazgirt Zaferi ise kapılarını açtığımız ve vatan yaptığımız bu topraklarda, Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Aziz milletimizin Türkistan içerinden başlayan kutlu yolculuğu, Malazgirt Zaferi ile bambaşka bir boyut kazanmış, medeniyetlerin beşiği Anadolu Türk milletinin hakimiyeti altına girmiştir. 

Bu kutlu zafer, Anadolu ile Türk kültürlerinin bütünleşmesi neticesinde yüksek bir medeniyet doğmasına yol açarken yaklaşık bin yıldır süren bu topraklarda var olma mücadelemizin de başlangıcı olmuştur. O tarihten beri Batı’nın Türk milletini Anadolu’dan kazıyıp atma girişimleri hiç son bulmamış, kimi zaman ordularıyla kimi zaman hile ve desiseleriyle milletimize ve devletimize saldıran şer güçler, her seferinde Türk milletinin cesareti, feraseti ve birliği karşısında bozguna uğramıştır.     

Bin yıldır olduğu gibi şimdi de yurdumuz bir ihanet çemberi ile sarılmış, dünyanın hiçbir bölgesinde ve hiçbir ülkesinde görülmemiş bir biçimde ülkemiz, sayısız terör örgütünün faaliyet alanı haline getirilmiştir. Coğrafyamızda gidişat hiç de iyi görünmemekte, küresel güçler ülkemizi de kapsayan bölgede kanlı bir hesaplaşmanın provalarını yapmaktadır. Milletimizin içine nifak tohumları saçmak isteyenler, topraklarımızda gözleri olanlar, yıllardır planlı bir şekilde esaret altına aldıkları fikirleri ve vicdanları da kullanarak dört bir koldan devletimize ve milletimize karşı büyük bir saldırı daha başlatmış durumdadır. Asırlardan beri Türk milletine kefen biçmeyi gaye edinenler bir taarruza daha girişmişlerdir. 

Hatırlatmak isterim ki; bu devlet bizim yegâne varlığımız, kazanımlarımız en kıymetli hazinemizdir. Sultan Alparslan’ın anahtarını, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tapusunu teslim ettiği bu vatanda, atalarımızdan emanet aldığımız bu devleti mutlu, müreffeh, aydınlık yarınlara taşımak hepimizin görevi; onu ne pahasına olursa olsun korumak boynumuzun borcudur.

İçinde bulunduğumuz durum ne denli can sıkıcı da olsa, düşman sayıca çok, imkânca fazla da olsa, Türk milletinin yüreğindeki iman, cesaret ve kararlılık her türlü gücün üzerindedir. Çünkü biz, Bizans topraklarında ilerlerken; “250 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor.” diyen haberciye; “Endişelenme, biz de 27 bin kişilik kuvvetle onlara yaklaşıyoruz.” diyen ve muhteşem bir zaferle bu güzel toprakları bizlere vatan yapan Sultan Alparslan’ın nesliyiz. 

Biz, hiçbir imkânı yokken bağımsızlık uğruna yalnızca canını ortaya koyarak “Ya istiklâl ya ölüm” parolasıyla yola çıkan Mustafa Kemal Atatürk’ün fikriyatını, hürriyetimizin müdafaasında ve geleceğimizin inşasında temel olarak kabul etmiş bir milletiz. Geçmişiyle bütünleşen ve büyük bir gelecek hayali ile yanıp tutuşan Türk milletini bölmeye, yok etmeye, esaret ve vesayet altına almaya kimsenin gücünün yetmeyeceğine yürekten inanıyorum.  

Türkiye Kamu-Sen olarak bizlere Anadolu’nun kapılarını açan Sultan Alparslan’dan başlayıp, kanlarıyla bu toprakları vatan yapan kahramanlarımıza; yok olmak üzereyken adeta küllerinden yeniden doğmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına; vatanı, milleti, ülkesi ve namusu için canlarını vermekten çekinmeyen tüm gazi ve şehitlerimize minnettarız.  Onların emanetlerini kutsal bilip canımız pahasına sahip çıkacağımıza dair söz veririz. Şehitlerimizin ruhları şad; milletimizin Malazgirt Zaferi kutlu olsun. "


BİZİ SOSYAL MEDYADAN TAKİP EDİN