Memur-Sen’in 2013 toplu sözleşmesinde karara bağlanmış olan 2015 enflasyon farkı hükmünü değiştirterek memur ve emeklilerimizin cebinden maaşlarının %1,8’ini nasıl çaldığını ifşa etmiş ve bu sözde Konfederasyondan konuya ilişkin açıklama beklediğimizi ifade etmiştik.
Memur-Sen ise tam 15 gün beklemiş, bizim sendikal anlamdaki eleştirilerimizi cevaplamadan, bu garabetten kurtulmanın yolunu bize saldırmakta bulmuş ve türlü hakaretlerle, çirkin ifadelerle işin içinden sıyrılmaya çalışmıştı. Biz de konuyu bir kez daha en açık haliyle ortaya koymuş ve “Hodri meydan' diyerek “Eğer 2013 toplu sözleşme metninin 2015 yılı ikinci altı aylık dilim enflasyon farkı tanımı sizin ifade ettiğiniz gibi ise biz bedel ödemeye hazırız. Eğer bizim belirttiğimiz gibiyse siz bedel ödeyecek misiniz?' diye sormuştuk.
Bu açıklamamızın üzerinden de 15 güne yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen Memur-Sen tarafından hâlâ bir cevap gelmediğini görmekteyiz. Gerçi atalarımız “Sükût ikrardan gelir.' dese de Memur-Sen’in idrak süzgecinin ne denli tıkalı olduğunu bildiğimizden, bir kez daha hatırlatma yapma gereği duyuyoruz.
Biz, Türkiye Kamu-Sen olarak hırslarımızla, egolarımızla, ihtiraslarımızla hareket etmiyoruz. Bütün amacımız ve çabamız kalem oyunlarıyla, birilerine yaranmak üzere memur, emekli ve aileleriyle birlikte dar ve sabit gelirli kesimi oluşturan 20 milyon vatandaşımızın haklarının ellerinden alınmasını engellemek üzerinedir. Bu bakımdan birlikte hareket etmenin, mücadelenin gücüne inanıyor, bu yolda doğru, dürüst ve kararlı olmanın önemine vurgu yapıyoruz.
Bu düşünceler ışığında her kim olursa olsun, kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek üzere var olduklarını iddia eden muhataplarımızdan sendikacılık adına, hukuk adına, adalet adına beklentilerimiz var.
Biz, inkâr değil, itiraf bekliyoruz.
Biz, ihanet değil, sadakat bekliyoruz.
Biz, ahmaklık değil, feraset bekliyoruz.
Açlık sınırının 1651 lira olduğu günümüzde, aylık ortalama 2400 lira maaş alan memurun, 1500 lira maaş alan emeklinin, eşlerinin, çocuklarının, yakınlarının hayallerini, umutlarını kişisel hesaplara kurban etmek, fakirin, fukaranın, garibin, gurebanın rızkını pazarlık masalarında koz olarak kullanmak, hak verip mevki ve mevzi kazanmak ne sendikacılığa, ne de insanlığa yakışır bir davranış değildir. Hele ki, yapılmış bir hatayı ortaya çıkarıp düzeltilmesini ve hakkın haklıya teslim edilmesini isteyenlere ağızlarından salyalar saçarak hakaretler yağdırmak necasetin diplerinde gezinmektir.
Memur-Sen, tarihi bir hata yapmış, memur ve emeklilerimizin maaşının %1,8’inin çalınmasına yol açacak bir uygulamaya imza atmıştır. Biz, Türkiye Kamu-Sen olarak bu hatanın düzeltilmesi için sorumluluk alarak yargıya başvurduk.
Memur-Sen’in de sorumlu olduğu yer iktidar partisi değil memur ve emeklilerimizdir. Bu Konfederasyonun yaptığı yanlışın sorumluluğundan kaçmak gibi bir şansı da lüksü de yoktur. Memur-Sen, hakaret etmeyi bir kenara bırakmalı ve yaptığı yanlışı kabul ederek tüm kamu görevlilerinden ve emeklilerimizden özür dilemeli, yaptığı hatayı düzeltmek için bizim yanımızda, memur ve emeklilerimizin yanında gerçek sendikacılık mücadelesine katılmalıdır. Memur-Sen’in hatasını kabul ederek bu yönde bir açıklamada bulunması, yargı sürecinin memur ve emeklilerimiz lehine gelişmesi ve davayı kazanmamız açısından son derece önemlidir.
Hatayı kabul edip özür dilemek de bir erdemdir.
Biz, muhataplarımızdan hakaret değil, erdemli bir davranış ile yetkisinin gerektirdiği sorumluluğu yerine getirmesini bekliyoruz.