MEMUR VE EMEKLİLERİMİZİN HAKLARI İÇİN HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI ÖNÜNDEYDİK

MEMUR VE EMEKLİLERİMİZİN HAKLARI İÇİN HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI ÖNÜNDEYDİK

Türkiye Kamu-Sen olarak, Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde yaptığımız basın açıklamasıyla, tasarruf tedbirleri çerçevesinde kamu görevlilerine ilişkin alınan kararlar ve memurlarımızın beklentilerini bir kez daha dile getirdik.

Yoğun bir katılımla gerçekleştirdiğimiz  basın açıklamamıza, başta Genel Başkanımız Önder Kahveci olmak üzere, Sendikalarımızın Genel Başkanları, Genel Merkez Yöneticilerimiz, Şube Başkanlarımız ve kamu görevlileri katıldı.

HAKLARDAN KISILARAK TASARRUF OLMAZ!

“Biz, tasarrufun belli dönemler için değil her zaman uygulanması gereken bir unsur olduğuna inanıyoruz” diyen Genel Başkanımız Önder Kahveci, “Ancak, haklardan kısılarak değil gereksiz harcamalardan yapılan tasarrufun etkili olacağını biliyoruz” dedi. 

Genel Başkan Önder Kahveci;

“Ülkemizde ekonomik gelişmelerin istenilen şekilde olmadığı herkesin kabulüdür.  Enflasyon yüksek seyrini koruyor. Çarşı-pazarda fiyatlar hızla yükseliyor. Kiralar birçok yerde memur maaşlarını aşmış durumda. Kamu çalışanlarının ve memur emeklilerinin alım gücü her geçen gün düşüyor. Maaşlar enflasyon karşısında eriyor. 

Bizler, emekliler başta olmak üzere çalışanlarımızın ekonomik durumlarını iyileştirecek, beklentilerini karşılayacak, verilen sözlerin tutulduğu düzenlemeler bekliyoruz. Ama uygulama, ekonomideki olumsuzlukları çalışanların haklarından kısarak düzeltmek yolunda kurgulanıyor. Bir tarafta vergiler dar ve sabit gelirlilerin kâbusu haline gelmişken üstüne kamuda tasarrufu amaçlayan bir genelge yayınlandı. 

Ama gördük ki genelge kamuda tasarruf etmek yerine kamu çalışanlarının haklarında kesintiler getiriyor.  Biz, tasarrufun belli dönemler için değil her zaman uygulanması gereken bir unsur olduğuna inanıyoruz. Ama haklardan kısılarak değil gereksiz harcamalardan yapılan tasarrufun etkili olacağını biliyoruz. Tasarruf tedbiri adı altında çalışanlarımızın kazanılmış haklarının kısıtlanmasına, toplu sözleşme hükümlerinin yok sayılmasına karşıyız. Kamu çalışanlarının haklarına yönelik düzenlemeler, kamu bütçesine katkı sağlamayacak aksine olumsuz sonuçlar doğuracaktır.  Özellikle kamuda servis hizmetlerinin kaldırılması hem ekonomik hem de hukuki boyutları bakımından sorunlu bir uygulamadır.  

Servis hizmeti lüks değildir. Bir ihtiyaçtan doğmuştur. Ulaşımı zor olan kurumlara erişimi kolaylaştırmak, verimliliği ve etkinliği artırmak ve ulaşım giderlerinden tasarruf etmek amacıyla getirilmiş bir hizmettir. Üstelik binlerce servis sahibi ve çalışanı bu uygulamadan dolayı mağdur olacaktır.   Servis hizmetlerinin kaldırılmasının bütçeye hiçbir katkısı olmayacak aksine olumsuz yansımaları olacaktır. Bunun yanında servis hizmetlerine ve toplu taşım kartlarına ilişkin olarak toplu sözleşme ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları bulunmaktadır. Bu kararlar, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın uygulanırlar. Dolayısıyla kanun hükmündedirler. 

GENELGEDEKİ BAZI MADDELERİ YARGIYA TAŞIDIK

Kanun hükmündeki bir uygulamanın normlar hiyerarşisinde daha aşağıda bulunan genelge ile kaldırılması hukuki değildir. Kaldı ki, toplu sözleşme ile karar altına alınmış bir konunun, tek taraflı olarak idari bir kararla iptal edilmesi toplu sözleşmenin özerkliğine de aykırıdır. Kamu çalışanlarımızın kazanılmış hakkı olan servis hizmetlerinin kaldırılmasının önüne geçmek, sendikacılığın geleceğini korumak ve toplu sözleşmenin hukuki gücünün korunmasını sağlamak adına, bu hükmün iptal edilmesi için yargıya başvurduk. İnşallah yüce Türk adaleti, en hakkaniyetli kararı verecek ve on binlerce kamu çalışanımızın mağdur edilmesini, hukuka uygun olmayan düzenlemelerle hakların geriletilmesini önleyecektir. Kamu görevlilerimizin kazanılmış hakları olan giyim yardımının kısıtlanması, fazla mesailere sınır getirilmesi gibi uygulamalar da doğru olmamıştır. Bundan sonra da uygulama aşamasına geçildiğinde yine tasarruf genelgesinde yer alan lojman kiraları, giyim yardımlarının kısıtlanması gibi konularda da yargı yoluna başvuracağız. Bilindiği gibi geçtiğimiz hafta, Anayasa Mahkemesi kamu çalışanlarının çalışma şartlarını içeren 703 sayılı KHK’nın birçok maddesini iptal etti. 

Anayasa mahkemesi, iptal gerekçesinde çalışanlarla ilgili düzenlemelerin kanunla yapılması gerekliliğine vurgu yaptı. Bu çerçevede İdari hizmet sözleşmeli ve 375 sayılı KHK kapsamında çalıştırılan diğer sözleşmeli personel başta olmak üzere kamu çalışanları ile ilgili yapılacak kanun çalışmaları mutlaka tarafların görüşleri dikkate alınarak ve geniş bir perspektifte ele alınarak gerçekleştirilmelidir. Kamuda esas rejimin kadrolu istihdamdan geçtiği unutulmamalı, güvencesiz istihdam modellerinden vazgeçilmelidir. Genelgelerle, yönetmeliklerle, bir gecede kamu çalışanlarıyla ilgili kararlar alınmamalıdır. 

Kamuda çalışan sayısı OECD ortalamasının oldukça gerisinde bulunuyor. Üstelik bu çalışanlarımız ülke geneline dengeli bir biçimde dağılmış da değildir. Bu nedenle birçok ilde ve kurumda insanüstü bir gayretle hizmet üretmeye çalışanlarımız, yetersiz kadrolar nedeniyle ağır bir iş yükü altında adeta ezilmektedir. Buna ek olarak emekli maaşlarının da görev aylığının yarısına düşmüş olması nedeniyle tüm çalışanlarımız 65 yaşına kadar görevde kalmayı tercih etmeye başlamış, emeklilik adeta bir kabusa dönüşmüş durumdadır. Birçok kurumda, özellikle kiraların yüksek olduğu illerde boş kalan kadrolar nedeniyle hizmetler aksamaktadır. 

KAMU ÇALIŞANLARININ HAKLARI ÜZERİNDEN TASARRUF SAĞLAMA İHTİMALİ BULUNMAMAKTADIR

Durum böyleyken kamuya personel alımını emekli olan kamu çalışanı sayısıyla sınırlamak, kamu hizmetlerinin kalitesinden, etkinliğinden ve verimliliğinden vaz geçmek demektir. Bu durumda hastaneler doktorsuz, hemşiresiz, okullar öğretmensiz, postaneler dağıtıcısız, kurumlarımız memursuz mu kalacaktır? Türkiye Kamu-Sen olarak kamuda daha etkili ve verimli hizmet üretmenin yolunun hakkaniyet ve adaletten geçtiğine inanıyoruz. Kamu çalışanlarının hakları üzerinden tasarruf sağlama imkân ve ihtimali bulunmamaktadır. 

Tasarruftan önce adalet sağlanmalıdır. Külfeti kamu çalışanına ödetmeden önce nimetten de çalışanlarımıza pay verilmelidir. Bu nedenle milyonlarca memur ve memur emeklisinin beklentilerinin karşılanmasını verilen sözlerin hayata geçirilmesini istiyoruz. Kamu çalışanlarının ve emeklilerimizin sorunu çok, tasarruf tedbirlerine dayanacak gücü yoktur. Bu ekonomik şartlar karşısında tasarruf değil bir an önce ek tedbirler alınarak memurlar ve emekliler rahatlatılmalıdır. Özellikle hayatın gerçekleriyle uyuşmayan, çalışma hayatıyla ilişiği kalmayan memur emekli maaşlarının iyileştirilmesini, 12 bin TL tutarındaki ilave ek ödemenin emekli maaşlarına da yansıtılmasını bekliyoruz. 

ÇALIŞMA HAYATINDA SORUNLAR ÇÖZÜM BEKLİYOR

Sayın Cumhurbaşkanımızın da taahhüdü olan birinci dereceye gelen tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi için gerekli çalışmanın bir an önce yapılmasını, Cumhurbaşkanımızın sözünün daha fazla sürüncemede bırakılmamasını istiyoruz. Anayasa Mahkemesince haksız bir kararla iptal edilen toplu sözleşme ikramiyesinin, sendika üyesi kamu çalışanlarına tekrar ödenerek ortaya çıkan mağduriyetin giderilmesini, 2 milyon kamu çalışanının elinden alınan aylık 345 TL ödemenin iadesini istiyoruz. Vergi dilimlerindeki adaletsizliğin giderilmesini ve çalışanlarımızın gelir vergisi oranlarının %15’e sabitlenmesini bekliyoruz. Yardımcı hizmetler sınıfındaki personelin genel idare hizmetleri sınıfına alınarak, bu sorunun bütünüyle gündemden çıkarılmasını istiyoruz. 

Kamu mühendisleri ve avukatlar başta olmak üzere mali ve özlük haklarında iyileştirme bekleyen meslek mensuplarımızın beklentileri daha fazla ertelenmemelidir.  TBMM gündemine gelmiş olan DHMİ ile ilgili çalışmalarda tüm kurum çalışanlarını kapsayacak adil bir düzenlemenin bir an evvel hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Hem ilk atamalarda hem de görevde yükselme sınavlarında mülakatın kaldırılmasını, atama, görevde yükselme ve unvan değişikliklerinde adalet, hakkaniyet ve liyakate göre hareket edilmesini bekliyor, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmenlerimizin bütün beklentilerinin karşılanmasını istiyoruz. 

TBMM gündemine gelmiş olan DHMİ ile ilgili çalışmalarda tüm kurum çalışanlarını kapsayacak adil bir düzenlemenin bir an evvel hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Kapatılan mal müdürlüklerindeki personel mağdur edilmesin diyoruz.  399 sayılı KHK’ya tabi çalışanların da görevde yükselmelerine imkân sağlanmasını istiyoruz. Çalışanlarımızın verimli ve etkili hizmet üretmelerinin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. 

İsraftan tasarruf olur; lüksten tasarruf olur; fazladan tasarruf olur ama azdan tasarruf olmaz; ihtiyaçtan tasarruf olmaz; emeğin hakkından tasarruf olmaz; alın terinin karşılığından tasarruf olmaz. Söz konusu tasarruf olduğunda ilk başvurulacak yer, kamu çalışanlarının haklarını budamak olmamalıdır.  Bir kere de çalışanların beklentilerine yönelik bir düzenleme yapılmalıdır.  Bilinmelidir ki, Türkiye Kamu-Sen olarak tek bir kamu çalışanımızın dahi kazanılmış hakkının elinden alınmasına müsaade etmeyecek, haklarımızın korunması için her türlü mücadeleyi yapacağız” dedi. 


BİZİ SOSYAL MEDYADAN TAKİP EDİN