Sağlık Yavaş Yavaş Paralı Hale Geliyor

Sağlık Yavaş Yavaş Paralı Hale Geliyor

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk'un 'GENEL SAĞLIK SİGORTASI PRİMİ' ödenme zorunluluğuna ilişkin açıklamasıdır.

"Geçtiğimiz dönem içerisinde reform adı altında milletimize sunulan acı reçetelerden bir tanesi de Genel Sağlık Sigortası oldu. Buna göre 18 yaşını dolduran, çalışmayan ve okumayan herkes gelirine göre değişen miktarlarda Genel Sağlık Sigortası primi ödemekle yükümlü hale geldi. Liseye gidenler 20; üniversitede okuyanlar ise 25 yaşına kadar prim ödemeyecekler. Ancak bu kişi öğrenim görmüyorsa o zaman sağlık sigortası primi ödeyerek hastanelerden sağlık hizmeti almak zorunda kalacak.
 
Buna göre önce 18 yaşın üzerindeki kişinin yaşadığı ailenin aylık toplam gelirine bakılacak; ailenin toplam geliri, ailedeki fert sayısına bölünerek kişi başına düşen aylık gelir bulunacak. Ailede birey başına düşen aylık gelir, brüt asgari ücretin üçte birinden fazla ise 18 yaşından büyük her birey için Genel Sağlık Sigortası Primi ödenecek.
 
18 yaşın üzerindeki çocuklar için aylık 51 TL ile 306 TL arasında prim ödeme zorunluluğu bulunuyor
 
Bugün itibarı ile brüt asgari ücretin 1273,5 TL olduğu düşünüldüğünde, bir ailede kişi başına düşen aylık gelir 425 lira ve üzerinde ise o aile fertlerinden 18 yaşın üzerinde olan ve okumayan erkek çocukların prim ödemesi zorunlu oldu.
 
Bu aşamada 1 ay içinde çocuğunuzun, bulunduğunuz bölgedeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na gelir testi yapılması için başvuruda bulunması gerekiyor. Aksi takdirde, tescil işlemi resen yapılacak ve çocuğunuz adına her ay brüt asgari ücretin iki katının %12’si kadar, yani bugün itibarı ile 306 TL Genel Sağlık Sigortası Primi ödemek zorunda kalacaksınız.
 
2 Kasım tarihine kadar herkes gelir testi yaptırmak zorunda
 
Hatırlanacağı gibi Genel Sağlık Sigortası çerçevesinde prim ödeme zorunluluğu 1 Ocak 2012 tarihi itibarı ile başlamış ancak ortaya çıkan aksaklıklar nedeniyle, önce biriken prim borçlarına yapılandırma getirilmişti. 10 Eylül 2014 tarihli ve 6552 sayılı yasa ile Genel Sağlık Sigortası tescili yapılarak, gelir testine hiç başvurmayan vatandaşlara, gelir testine başvurma hakkı getirildi. Aynı kanun ile 2014 yılı Nisan ayı ve önceki aylara ilişkin ödenmemiş genel sağlık sigortası prim borcu olan vatandaşlara, borçlarını peşin veya 6, 9, 12 veya 18 taksitle, ikişer aylık dönemler halinde ödeyerek sağlık hizmetlerinden yararlanma imkanı tanındı.
 
Alınan bilgilere göre bugüne kadar, 304 bin 354 vatandaş primlerini yapılandırmak için Sosyal Güvenlik Kurumuna, 400 bin kişi ise gelir testi için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına müracaatta bulundu.
 
6552 sayılı Kanun kapsamında gelir testi ve yapılandırma başvuruları devam etmekte olup, gelir testine hiç başvurmayan vatandaşların en geç 2 Kasım 2015 günü mesai bitimine kadar ikametlerinin bulunduğu yerdeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına başvurmaları gerekmekte. Böylece kişiler ne kadar borçlarının olduğunu bilmiş olacaklar.
 
Gelir testi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarında yapılıyor
 
Gelir tespiti yapılması için başvuracak kişiler, gelir tespitine esas teşkil edecek göstergeleri içeren başvuru formu ile müracaat edecekler. Ancak, başvuru işleminin kanunî temsilciler tarafından yapılması hâlinde mahkemeden alınmış karar örneği, vekil tarafından başvuru yapılması hâlinde vekâletname örneği başvuru formuna eklenecek. Aynı aileden birden fazla kişinin gelir testine tâbi tutulacak kişi olması hâlinde aynı form ile başvuru yapılacak.
 
Başvuru, kişinin Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminde kayıtlı ikametgâhının bulunduğu il veya ilçe idarî sınırları içerisindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na yapılacak.
 
Başvuru formunda beyan edilen bilgiler doğrultusunda, yapılan gelir testi sonucunu doğrulamak amacıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca belirlenen esaslar çerçevesinde, vakıf personeli tarafından tanıtıcı kimlik belgesi gösterilmek suretiyle hane ziyareti bilgi formuyla, başvuruda bulunanların ikametgâhlarına gidilerek hane ziyaretleri gerçekleştirilecek.
 
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nca yapılacak gelir testinde ailenizde kişi başına düşen aylık geliriniz tescil edilecek ve Genel Sağlık Sigortası primi ödeyip ödemeyeceğiniz; ödeyecekseniz bu primin tutarı belirlenecek.
 
Öncelikle belirtmek isteriz ki, çalışan bir kişinin eşi, yaşına bakılmaksızın malûl olduğu tespit edilen ve evli olmayan çocukları ile 18 yaşını doldurmamış çocukları (çocukların eğitim görmeleri durumunda lise için en fazla 20, üniversite için en fazla 25 yaşına kadar) Genel Sağlık Sigortası kapsamında prim ödemekle yükümlü değil.
 
Bunun dışında 18 yaşını doldurmuş, eğitim görmeyen ve çalışmayan tüm çocuklar Genel Sağlık Sigortası’na prim ödemek zorunda.
 
2015 yılının ikinci altı ayı için brüt asgari ücret 1273,5 TL olarak belirlendi. Kişi başına aylık geliri asgari ücretin üçte birinden az olanlar Genel Sağlık Sigortası primi ödemeyecekler (1273,5x1/3=424,5 TL). Aylık geliri kişi başına bugün için 424,5 TL’nin altında olanlar yeşil kart alarak sağlık yardımı almaya devam edecekler. Bu kişilerin primleri devlet tarafından ödenecek.
 
Ancak ailenin kira gelirleri dâhil toplam gelirinin, kişi başına düşen miktarı 424,5 TL’yi geçerse bu durumda en düşüğü 51 TL olmak üzere 306 TL’ye kadar aylık Genel Sağlık Sigortası primi ödenmesi zorunlu hale gelecek. Aksi durumda, kişiye sağlık hizmeti sunulmayacak, sigorta borcundan dolayı milyonlarca vatandaşımız icralık olacak. 
 
Kız çocuklarının durumu 2008 yılına göre belirleniyor
 
Genel Sağlık Sigortasının zorunlu olması ile birlikte en büyük karışıklık 18 yaş üstü kız çocuklarının anne ve babalarının sağlık sigortasından yararlanıp yararlanamayacağı, buna bağlı olarak da “Genel Sağlık Sigortası yaptırmak zorundalar mı?' sorusu üzerinde yaşanıyor.
 
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmesi ile birlikte okuyorlarsa 25 yaşını, okumuyorlarsa 18 yaşını dolduran kız ve erkek çocuklarının ailesi üzerinden sağlık yardımı almasının önüne geçilmiş ve en fazla bu yaş sınırlarına kadar sağlık hizmeti verilmesi öngörülmüştü.
 
Mart 2011 Tarihinde TBMM’de kabul edilen 6111 Sayılı Torba Kanun ile 5510 Sayılı Kanun’un geçici 12’nci maddesine ilave yapılarak 1 Ekim 2008 öncesinde anne ve babaları üzerinden sağlık yardımı almakta iken çalışmaya başladığı veya evlendiği için sağlık yardımı kesilen kız çocuklarının işten ayrılması ya da boşanarak aile yanına dönmesi halinde yeniden sağlık yardımından yararlanma hakkı getirilmiştir.
 
Kız çocuklarının Genel Sağlık Sigortası ile ilgili olarak önemli olan tarih 1 Ekim 2008’dir. Şayet bu tarihten önce kız çocuğu, anne ve babasının sağlık sigortasından yararlanmış, çalışmaya başladığı veya evlendiği için sağlık yardımı kesilmiş ise bugün bu kız çocukları çalışmıyor veya eşinden ayrılmış ise anne ve babasının sağlık sigortasından yararlanabilecektir. Bu nedenle genel sağlık sigortası primi ödemesi gerekmemektedir. 1 Ekim 2008 tarihinden sonra ilk defa anne ve babanın sağlık sigortasından yararlanmaya başlayan kız çocukları ise okuyorlarsa 25 okumuyorlarsa 18 yaşına kadar bu haktan yararlanabilecekler. Bu yaş üstündeki kız ve erkek çocukları Genel Sağlık Sigortası primlerini ödemek zorundalar.
 
Yaptığımız uyarılara kulak tıkanınca bugünkü durum ortaya çıktı
 
Görüldüğü üzere yıllardır uygulanan yanlış politikaların bedelinin yine memurlara, dar ve sabit gelirlilere ödetilmektedir. Türkiye Kamu-Sen olarak 5510 sayılı Kanunun yasalaşma sürecinde, raporlarla anlatmaya çalıştığımız, kitapçıklar dağıtarak uyardığımız, son derece yoğun tepkilerle, protesto gösterileriyle, iş bırakma ve iş yavaşlatma eylemleriyle dile getirdiğimiz çekinceler bir bir hayata geçiriliyor.
 
Bu süreçte emeklilik yaşı kademeli olarak 65’e çıkarıldı.
İşçilerde emekli aylığına hak kazanmak için prim ödeme gün sayısı 7200’e çıkarıldı.
Emekli aylığı bağlama oranları %3’ten kademeli olarak %2’ye kadar düşürüldü. Dolayısı ile emekli maaşları da azalıyor.
Emekli aylığının alt sınırı asgari ücretin üçte birine kadar düşürüldü.
Fiili hizmet zammından faydalanan birçok çalışanın bu hakkı ellerinden alındı.
Hastanelerde muayenelerden katkı payı alınması uygulamasına geçildi.
Hastanelerde yazılan her reçeteden 3 TL katkı payı alınmaya başlandı.
Şimdi Aile Hekimliklerinde yazılan reçetelerden de 3 TL alınıyor.
Bir reçeteye 3 kutudan fazla ilaç yazılması durumunda, fazladan yazılan her kutu ilaç için 1 TL ilave katkı payı alınması uygulamasına geçildi.
Son olarak da çocuklar için aylık 51 TL ile 306 TL arasında değişen tutarlarda Genel Sağlık Sigortası Primi ödenmesi zorunluluğu uygulamaya konuldu.
 
Daha büyük tehlikeler kapıda
 
Yıllar boyunca verdiğimiz mücadelede vatandaşlarımızı kendilerini bekleyen tehlikelere karşı duyarlı olmaya çağırdık. Kazanılmış haklarımızın elimizden alınmaya çalışıldığını, sosyal devlet ilkesinin yok edildiğini belirttik. Ancak yapılan karalama kampanyaları, bazı yandaş sendika ve konfederasyonların toplumumuzu yanlış yönlendirmesi ve bazı kesimlerin duyarsızlığı sonucunda bu uygulamalar hayat buldu. Yapılan eylemler, bu uğurda verilen çabalar kısa zamanda unutuluyor. Haksız uygulamalara karşı duyarsızlığın maliyeti ise son derece yüksek oluyor. Aylık geliri yalnızca 1274 TL olan, kirada oturan, iki-üç vasıtayla işe gidip gelen bir baba 19 yaşındaki işsiz çocuğunun yükü yanında bir de her ay 51 TL; yıllık 612 TL Genel Sağlık Sigortası primi ödemek zorunda bırakıldı. Memurlar için de aynı durum söz konusu. Üstelik bu durumda vatandaşlar kaç çocuğu varsa hepsi için ayrı ayrı prim ödeyecek; masrafları katlanacak.
 
Türkiye Kamu-Sen olarak uyarıyoruz. Önümüzde son derece zorlu bir süreç var. Türkiye’nin ekonomik dengelerini alt üst edenler, acı reçeteyi sürekli memur, işçi, çiftçi, emekli, dul, yetim, küçük esnaf ve işsizler gibi dar ve sabit gelirlilere çıkartıyor. Vatandaşlarımızdan tahsil edilen katlım payları sürekli artırılıyor, yakında bütün sağlık hizmetlerinden katılım payı alınmaya başlanır ve sağlık tümüyle paralı hale gelirse kimse şaşırmamalıdır.
 
Bizler sonuna kadar bu tür uygulamaların karşısında olmaya ve bütün azmimizle haksızlıklara, hak gasplarına ve kazanılmış haklarımızın elimizden alınmasına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.
 
Konfederasyonumuza bu konuda çok sayıda soru gelmesi üzerine, bu açıklamaya ihtiyaç duyulmuştur."
 
Kamuoyuna duyurulur.
 
            İsmail Koncuk
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı


BİZİ SOSYAL MEDYADAN TAKİP EDİN