Türk Sağlık-Sen olarak sendikal mücadelede yapılması gereken ne varsa, her şeyi yaptık yapmaya da devam edeceğiz.“Biz, sendikal mücadeleyi siyasi iktidarlarla beraber yürümek olarak hiçbir zaman görmedik.
Sendikal mücadelenin sarı sendikacılık anlamında bir faaliyet haline gelmesinin ne çalışanlara, ne de o ülkeye bir fayda sağlamayacağını biliyoruz. Bu nedenle Türk Sağlık-Sen olarak hangi siyasi parti iktidar gelirse gelsin, bu doğrularla yola devam edeceğiz.'
Son dönemde çalışma hayatı ile ilgili öyle şeyler yaşıyoruz ki, bunların ne olduğunu bütün insanlara anlatmak gibi zorunluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Mesela esnek istihdam diye bir çalışma modeli getiriliyor. Özel istihdam büroları kurulacak. Peki bu ne demektir? Amele pazarlarını biliyorsunuz. Bu model adeta amele pazarının modern şekildir.
‘Biz böyle bir sistemi kabul etmiyoruz. Kamuda böyle bir sistemin varlığı ya da kamuya monte edilmesi anlayışı bizi rahatsız ediyor’. Ama bu kafayla gidilirse, yani eğer şu anda 2 milyon 600 bin devlet memuru, hatta işçilerimiz, hatta onların anneleri, babaları, hatta yarın bu ülkede kamuda iş bulacak insanlar aynı aymazlık içerisinde devam ederlerse, bu sistem kamuda memurların ve işçilerin kazanılmış haklarını yok edecek şekilde dizayn edilecek.
Düşünsenize, iş güvencen yok, gelecek ile ilgili bir plan yapamıyorsun, sendikalaşma, kıdem tazminatı yok. Eğer hem ‘sendikayım’ deyip, hem de çalışma hayatında bu yaşananları muhataplarına söylemeyip susuyorsak, bu ülkenin geleceğine ihanettir, evlatlarımızın, torunlarımızın geleceğine de ihanettir. Maalesef Türkiye’de bütün sendikaların içerisinde bu olaylara dikkat çeken başka bir konfederasyon ve sendika yok.
Esnek istihdam, uzaktan çalışma yöntemi, özel istihdam büroları ne anlama gelmektedir? Bunlar, insanlarımızı az paraya çok çalıştırmanın yöntemidir. Eğer sendikalar, bütün bunlar yaşanırken sesini yükseltmiyorlarsa, gerek işçi, gerekse memur sendikaları görevini yapmıyor demektir.
Sendikalar görevini yapsın ama bunları yapmayan sendikaları uyaracak olan insanlar da çalışanlardır. Hesap sorması gereken insanlar çalışanlardır. Türk Sağlık -Sen’in bütün üyelerinden istirham ediyorum. Türk Sağlık-Sen esnek istihdam modeline tepki göstermiyorsa, iş güvencesiz bir çalışma hayatını dayatan iktidarın yanlışlarını dile getirmiyorsa, muhataplarını en sert ve net şekilde yüzlerine karşı uyarmıyorsa, Türk Sağlık-Sen’i üyeleri uyarsın. Ama diğer diğer sendikaların üyeleri de lütfen kendi sendikalarını uyarsın. Üye olmanın da bir sorumluluğu var.
Üye olduğunuz sendika, temel konulardaki haklarınızı savunmuyorsa, o sendikada olmanın bir anlamı olmadığınızı muhataplarınıza ifade edebilmeniz lazım. Temel haklarımız söz konusu olduğunda sendikacılığın gereklerini yerine getirmeyen sendikaların sorgulanması üyelerinin sorumluluğudur. Kamu çalışanları, sürekli pazarlanan insanlar olmaktan kurtulmak durumundadır. Böyle bir sendikacılık anlayışı kabul edilemez. Bu sendikacılık anlayışını Türkiye’nin en entelektüel insanları dediğimiz kamu çalışanlarının kabul etmesi de kabul edilemez. Hepimizin yapması gereken çalışma hayatının problemlerini, ülkemizin milli birlik ve beraberlik ile ilgili problemlerini bütün insanlara anlatmamız lazım.'Meydanı kimseye bırakmayalım.'
Yandaş sendikalara “Bakınız bunlar sendika falan değil. Bunlara ’sendika’ demek dahi sendikacılık faaliyeti yapanlara bir hakarettir. Bunların sendikacı olarak anılması, esasında memurlarımız için abesle iştigal olarak görülmesi gerekir. Adamların işi gücü satma, pazarlama, korkutma, ürkütme. Her zaman ifade ediyoruz; sendikal faaliyet çalışanlara huzur ve mutluluk veren bir faaliyet olarak görülmelidir. Asla yapmayız ama eğer biz de bir gün böyle bir duruma düşersek, Allah o günleri bize nasip etmesin. Böyle bir rezilliği sendikacılık olarak görmüyoruz, kabul de etmiyoruz.
Stajyer,memurlara ‘Bize üye olmazsan stajyerliğin kalkmaz’ ya da ‘Bize üye olmazsan tayinin yapılmaz’ diyen bir sendikal anlayışı nasıl kabul edebiliriz? Böyle anlayışı bütün memurlarımızın kamudan silmesi lazım. Bunlara bu sendikacılara kırmızı kart göstererek tepkimizi ortaya koyalım.
Her zaman ifade ediyoruz; bunlar kamuya girmiş bir mikroptur. Antibiyotik verip bu mikrobu öldüreceğiz, bunun da çaresi Türk Sağlık-Sen’e üye olmaktır. Türk Sağlık -Sen bu mikrobun antibiyotiğidir.'
‘İş güvencemiz kırmızı çizgimizdir’ diyenleri, yarın bu konuda hayata geçirilmek üzere bir adım atılsın, ortada göremezsiniz. Parmağını dahi kıpırdatmazlar. Tam aksine bu iş olursa nasıl nemalanırım diye hesap ederler.
Daha şimdiden bazı memurları ‘İş güvencesi kaldırılıyor, bize üye olmazsan işten atılırsın’ diye üye yapmaya çalışıyorlar. Sanal korkulara kapılmayalım. Bunların şantajlarına boyun eğmeyelim, itibar etmeyelim.
Bunlara meydanı bırakmayalım. Buna bizim gücümüz tek başına yetmez, hep birlikte yapmamız lazım. Eğriyi, inancımızla ve mücadelemizle düzeltebiliriz' 24.02.2016
o-spacerun:yes'> meydanı bırakmayalım. Buna bizim gücümüz tek başına yetmez, hep birlikte yapmamız lazım. Eğriyi, inancımızla ve mücadelemizle düzeltebiliriz' 24.02.2016