Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Ömer Çeker, Türk Büro Sen Şube Başkanı Rıfat Oypan ile birlikte Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde personele Güvenlik ve Gizlilik Taahhütnamesi imzalatılması için personele yapılan usulsüz uygulama hakkında şubede basın açıklaması yaptı.
Türkiye’de Kamu kurumlarında amir olarak görev yapan kurum amirleri kamudaki çalışma hayatını idare etmenin yolunun kurum çalışanlarını baskı altına alıp, mobbing uygulamak, onlar hakkında hafiyeliğe benzer girişimlerde bulunarak rahatsız etmek suretiyle kurumu yönettiğini sanan idareciler var. Hakkı, Hukuku, demokrasiyi ve vicdani bir kenara bırakarak yönetmenin marifet sayıldığı bir dönemi toplum olarak yaşıyoruz.
Bunun en son örneklerinden biri de Kocaeli Üniversitesine bağlı faaliyet gösteren Araştırma Ve Uygulama Hastanesinde yaşanmaktadır. Geçmişte yangın alarm cihazının içerisine Gizli Kamera yerleştirerek elde etmiş oldukları sesli ve görüntülü materyalleri kurum çalışanlarına karşı kullanmak sureti ile Özel hayatın gizliliğini ihlal edilmesi suçundan yargılanması devam eden bir şahsiyetin nasıl olurda kurumda görev yapan çalışanlara Güvenlik ve Gizlilik sözleşmesi İmzalatmak istenmesi manidardır.
Gizli kamera kullanımından dolayı yargılanması devam eden ve bu davranışı nedeniyle adeta ödüllendirilerek Baş Müdür Vekili yapılan yönetici şimdi de çalışanlara Güvenlik ve Gizlilik sözleşmesi imzalatmak için birimlere resmi yazı ve imzalanması istenen sözleşmeyi gönderip, çalışanın bu sözleşmeyi imzalamasını istemektedir.
Türk Sağlık-Sen olarak Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna Bağlı faaliyet gösteren hastanelerde de bu tür bir girişim üzerine Sağlık Bakanlığı’na başvuru yapmış ve Bakanlık bu metinlerin hukuki bir metin olmadığı ve tamamen geçersiz olduğunu sendikamıza bildirmişti. Yani bunlar idarecilerin yaptığı işgüzarlık demeye getirmiştir.
Şimdi de Kocaeli üniversitesine bağlı faaliyet gösteren Araştırma ve Uygulama Hastanesine de sıçrayan nereden çıktığı belli olmayan, mevzuatta da yer almayan Güvenlik ve Gizlilik Sözleşmesi ile yapılan tek şey çalışanı bir tür baskı atına almaktır, Sindirmektir. Eğer bilgi kullanımı ve bilgisayar kullanımı ile ilgili yasal açıdan sorunlu bir durum olursa zaten gereği yapılır. 657 Devlet Memurları Kanunun da memurun işleyeceği suçların karşılığı cezaları açık ve net bir şekilde tarif edilmiştir.
Gerekirse memurun işlemiş olduğu suç unsuruna göre işine bile son verilebilmekte iken bu tür sözleşmelerin ne hükmü ne de bir geçerliliği vardır. Eğer İdareci olduğunuz belli olsun, Kurumda çalışanlar üzerinde otorite kurma adına hukukta yeri olmayan bu usulsüz işlemi yapılıyorsa bu yanlıştır. Bu tür yönetim tarzları çok eskiden kölelik düzenlerinin kurulu olduğu çağda kalmıştır.
Bu tür hukuksuz işlerden dolayı yargılanmakta olan birinin hala bu işlerde ısrarcı olması da anlaşılabilir değil. Demek ki pişmanlık duymuyor ve bunu alışkanlık haline getirmiş.
Bu istekli hali karşısında da Kocaeli Üniversite yönetiminin bu kişiyi takdir edip makam vermesi de ayrı bir sorun. Üniversite yönetimi Güvenlik ve Gizlilik Sözleşmesinin ardından söz konusu kişiyi Üniversiteye Rektör yardımcısı veya Genel Sekreter yapabilir. Uygulamaları tüm üniversiteye yayıp kariyer basamaklarını hızlıca tırmanmasına ve Ankara’da bir makama getirilmesine de destek olabilirler. Çünkü bu başarı her zaman takdir edilmeye muhtaçtır.
Halen özel hayatın ihlalinden “gizli kameradan' yargılaması devam eden kişi nasıl oluyor da Baş Müdür Vekili yapılıyor. Yargılaması sonuçlanana kadar açığa alınması gerekirken daha etkin bir göreve getirilerek taltif edilmektedir. Yapılan bu işlem çok manidardır.
Basın yolu ile Üniversite yönetimine bir sorumuz var.
Sorumuzun cevabını kurum çalışanları, Kamuoyu merakla beklemektedir.
Bu kadar maharetli olan bir şahsiyeti Üniversite yönetimi bu kişiyi Üniversiteye Rektör yardımcısı veya Genel Sekreter yapacak mısınız?
Gizli kameradan yargılanması devem ederken, Güvenlik ve Gizlilik sözleşmesini ortaya çıkarmakla gözünü daldan budaktan esirgemeyen ve hukukta tanımayan böyle bir bürokrata devletin yüksek kademelerinde “Ankara' da ihtiyaç vardır.
Üniversite yönetimi böylesine çalışkan, dürüst, insanların özeline meraklı olmayan, yaratıcı, iş bitirici bir şahsiyetin yukarı makamlara gönderilmesine yardımcı olmalarında ülkemiz adına büyük hizmet yapmış olurlar. Yukarı makamlara giderse de en azından Araştırma Ve Uygulama Hastanesi çalışanları bir rahat nefes alır.
Makam koltuklarında trajikomik işlere imza atarak çalışanları rahatsız edenlere asla taviz vermeyiz. Hastane yönetimi bu işten vazgeçmezse hukuki olarak gereği yapılacaktır. Çalışanın baskı altına alınmasına asla izin vermeyeceğimiz daha önce yaptıklarımızın da göstergesidir. Herkesin aklını başına alması ve mevzuata dayalı bir yönetim anlayışını uygulamasını istiyoruz. Bu son uyarımızdır.