Bu Topraklar Kolay Vatan Olmadı

Bu Topraklar Kolay Vatan Olmadı

Türkiye Kamu-Sen Gaziantep İl Temsilcisi Kemal KAZAK; Çanakkale Zaferi’nin 102. Yıldönümü ve Şehitler Haftası dolayısıyla bir mesaj yayınladı. KAZAK; şu ifadelere yer verdi:

Zamanın en modern ordularına karşı, ayaklarında postal, sırtlarında bir parka dahi olmadan, günlerce hiç uyumadan, aç, susuz, toz, toprak, kan revan içinde; tanka, topa süngüyle, iman dolu göğsüyle direnen, en keskin ayazlardan cehennemler yaratan kahraman Türk milletinin, tarihe kanlarıyla “Çanakkale geçilmez” yazdığı büyük zaferin 102. yıldönümünü idrak ediyoruz.

Çanakkale, toprağın her bir karışının kanla yoğrulduğu, vatan sevdasının canla imtihan edildiği, bıyığı terlememiş 15’lik delikanlıların, aksakallı dedelerin, kınalı al pürçekli ninelerin tüm dünyaya yiğitliği, mertliği bir kez daha öğrettiği, bir milletin işgale karşı top yekûn şahlanarak tarihin akışını değiştirdiği gerçek bir kahramanlık destanıdır.

Çanakkale hak ile batılın, maddiyat ile maneviyatın belki de gelmiş geçmiş en çetin hesaplaşmasının sahnelendiği er meydanıdır. Bu er meydanından, şahsi geleceğini değil milletinin ortak geleceğini düşünenler, zoru gördüğünde dönmek yerine ölmeyi göze alanlar, şairin dizelerinde dile getirdiği gibi “İleri atılıp sellercesine, alnından vurulup tam ercesine, bir gül bahçesine girercesine bu kara toprağa girenler” alınlarının akıyla çıkmış ve tarihin en nadide sayfalarındaki yerini almıştır.

İşte o kahramanlar ki, gençliğinin baharında, pek çoğu daha oyun çağlarında hayatın en acı gerçeğiyle karşı karşıya kalarak şahadet şerbetini içip, kanları ve canlarıyla, kıpkırmızı bir gelincik tarlası gibi süsleyip bezedikleri bu toprakları bizlere vatan olarak emanet bıraktılar. O kahramanlar ki, Seddülbahir’de, Conkbayırı’nda çalılar çizdi gül tenlerini, Namazgâh’da, Kocaçimen’de taşlar yardı ayaklarını, Anafartalar’da vuruldular da kahpe bir top mermisiyle savruldular, neden sonra gömüldüler… Ne üstlerini örtecek bir yorgan buldular ne başlarını koyacak bir yumuşak yastıkları vardı ne de yaralarını sarmaya, kanlarını silmeye, acılarını dindirmeye gelecek birileri…

Dememiz odur ki, bu topraklar öyle kolay vatan olmadı bizlere… Solan hayatlar, yıkılan hayaller, çekilen çilelerdir bizlere emanet kalan aslında… Bu bakımdan bu vatan, dünyanın belki de en pahalı, uğruna en çok bedel ödenen, en çok savaşılan kara parçasıdır. Bu bakımdan bu vatan, gelinlik kızlarımızın, gençlerimizin hayallerinin, umutlarımızın beşiği, çocuklarımızın, geleceğimizin teminatı, hepimizin bu dünyadaki en değerli, en vazgeçilmez somut varlığıdır.

Çanakkale Savaşı, tüm insanlığa asla vazgeçmemeyi, asla pes etmemeyi, imanın materyalist anlayışı her şart altında alt edeceğini anlatan destansı bir şiirdir. Son iki asırdır sürekli gerileyen Osmanlı İmparatorluğu’nun kazandığı bu zafer; her ne kadar devletin çöküşünü engelleyememiş olsa da bizlere gösterdiği kahramanlık ve askeri dehası ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü hediye etmiş, Çanakkale Zaferi ile milletin gönlünde yeşeren milli ruh, İstiklal mücadelesini harekete geçiren güce dönüşerek bizlere bugünkü devletimizi ve cennet vatanımızı hediye eden fikriyatın beşiği olmuştur.

Maalesef bir asır önce yaşadığımız, dedelerimizden dinlediğimiz gerçek hikâyeleri bizlere mistik bir masal gibi sunan, hatta “Kurtuluş Savaşı hiç olmamıştır; 1923 yılında millete darbe yapılmıştır” gibi söylemlerle milletimizi köklerinden uzaklaştırmaya çalışan anlayış, bugün yurdumuzun bir kez daha içeriden ve dışarıdan kuşatılmasına yol açmıştır. Görünen odur ki, hak ile batılın, doğru ile yanlışın, iman ile maddenin 21. yüzyıldaki hesaplaşması da bu topraklarda ve etki alanımızdaki coğrafyada gerçekleşecektir. Hatta bu hesaplaşma farklı silahlarla, farklı yöntemlerle başlamış durumdadır. Tarih, bir kez daha bu ulvi görevi Türk milletinin omuzlarına yüklemektedir.

İçinde bulunduğumuz durum ne olursa olsun, geçmişimizden aldığımız feyz ve yüreğimizdeki imanla her türlü mücadeleyi vermeye hazırız. Korkmuyoruz, çekinmiyoruz, gelecek kaygısı taşımıyoruz. Biliyoruz ki bu vatan, bir mezar taşı dahi olmayan, toprakla haşrolmuş şehitlerin son sözü, gazilerin gelecek nesillere bıraktığı emanetidir.

Ülkemizi bölmeyi, milletimizi korku ve baskı ile sindirerek üzerinde operasyon yapmayı amaçlayan şer odakları bilsinler ki; evlat acısını bağrına taş basarak dindiren analar, gözyaşını yüreğine gömen babalar, kuş uçmaz kervan geçmez dağlarda Türk Bayrağı dalgalansın diye canlarını veren yiğitler, cebindeki son kuruşunu askere gitmek için yol parası yapan kahramanlar oldukça, bu emellerine asla ulaşamayacaklardır.

İçinde bulunduğumuz zaman ülkemizin her karış toprağını ve değerlerimizi yeniden Çanakkale ruhu içinde, Devletimizin kuruluş prensipleri çerçevesinde müdafaa etmeyi zorunlu kılmaktadır. Bugün vatanımızı bölmek, Türk adını bu topraklardan kazımak isteyenlere Türkiye Kamu-Sen olarak bir kez daha hatırlatmak istiyoruz ki; şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklar için bizler de her an şehit olmaya hazırız. Bundan bir asır önce dönmeyi düşünmeden “Bayrak inmesin, ezan dinmesin” diyerek istiklâl yoluna düşenler gibi bizler de aynı inanç ve kararlılıktayız.

Atatürk’ün Çanakkale Savaşı’nın kırılma noktası olan “Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” şeklindeki talimatıyla ölüme koşan kahraman ecdadımız gibi bizler de yolumuzdan dönmeyeceğiz. Bir marş söylerdik, "Yastığımız mezar taşı, yorganımız kar olsun. Biz bu yoldan döner isek, namus bize ar olsun." diyor, bu vesile ile Türk milletinin Çanakkale Zaferi’ni ve Şehitler Haftası’nı kutluyoruz. Başta bu erdemli Devleti, demokrasimizi ve Cumhuriyetimizi bizlere hediye eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatanı, milleti, ülkesi ve namusu için canlarını vermekten çekinmeyen gazi ve şehitlerimize minnetlerimizi ifade ediyor, emanetlerine sahip çıkacağımıza dair Türkiye Kamu-Sen olarak söz veriyoruz”

 

BİZİ SOSYAL MEDYADAN TAKİP EDİN