Sağlık çalışanları yetersiz istihdam, yoğun iş yükü, şiddet ve ekonomik kayıplar gibi çalışma hayatında birçok sorunla uğraşmaktadırlar.
Çalışanlar, sorunlarına çözüm beklerken; sürekli müjdeler verip oyalamak, ortaya somut bir şeyler koymamak gibi bir anlayış adeta günü kurtaran bir gelenek halini almıştır. Başta yıpranma payı olmak üzere özlük haklarında iyileştirilmelerin yapılacağı yıllardır sadece söylenmektedir. Söylenmeye de devam etmektedir.
Siyasilerimizin kamuoyuna müjde olarak sunduğu bu tür açıklamaları sürekli yaparken icraatın gereğini ise bir türlü ortaya koymamaları düşündürücüdür.
5 yıldır sürekli olarak yıpranma payı müjdesi verilmektedir ama ortaya çıkan somut bir adım yoktur. “Tasarı hazır”, “çalışıyoruz” gibi ifadelerle süreç devam ettirilmektedir. Cezaevlerinde görev yapan gardiyanlar KHK ile yıpranma payına bir günde kavuşurken, sağlık çalışanları 5 yıldır müjdelerle oyalanmaktadır.
“Tasarı hazır”, “taslak yolda” gibi ifadelerle büyük bir beklenti oluşturulmakta fakat aradan biraz süre geçtikten sonra yine hayal kırıklığı ve hüsran yaşanmaktadır.
Artık her 14 Mart Tıp Bayramı, yerine getirilmeyen ve bir sene sonraki tıp bayramında tekrar edilen müjdelerin verildiği bir tarihe dönüştürülmüştür. Çalışanlar müjde duymaktan usanmış, sözlere doymuştur.
Kısacası sağlık çalışanları artık söz duymaktan yorulmuş, müjdeler dinlemekten sıkılmıştır. Herkes icraat görmek istemektedir.
Türk Sağlık Sen ailesi olarak bizler, sağlık çalışanlarının bu beklentisinin karşılanması adına hazırlanan bir tasarı var ise bir an önce kamuoyu ile paylaşılmasını ve sosyal taraflar ile en kısa sürede istişare edilerek yasalaşmasını istiyoruz.
Sayın Sağlık Bakanımızın iyi niyetli açıklamalarını görüyoruz lakin artık sözün yerini kanun maddelerinin aldığını görmek istiyoruz. Lafla peynir gemisi yürümüyor, kuru lafla karın doyurmuyordur.
Bu nedenle yaklaşık 10 gün öncesinden ilan ediyoruz; 14 Mart’ta yıpranma payı müjdesini değil, yıpranma payı, iyileştirmelerin ete kemiğe bürünerek TBMM’den geçtiği bir icraat bekliyoruz.
Döner sermayedeki adaletsizliğin giderilmesi için STK’ ları ile birlikte düzenleme yapılmalı, bunun insiyatife bırakılmadan ek ödeme de taban belirlenmeli, sabit ek ödeme ve ek ödemenin maaş sisteminin içine alınarak, emekliliğe yansıyacak bir çalışmanın yapılarak ivedilikle hayata geçirilmesi elzem olmuştur. Canla başla 7/24 saat hizmet veren sağlık çalışanlarının emeği göz ardı edilmeden sözde müjdelerle değil, gerçekten verilmelidir.
Yine sağlık çalışanlarının yataklı tedavi kurumlarında tuttukları icap nöbeti ücretleri özelikli birim olarak tutuluyorsa özelikli birim dikkate alınarak ödenmelidir. Yataklı tedavi kurumlarında nöbet tutulan her birime özellikli birim ücreti ödenmelidir. Özelikli birimler yeniden belirlenmeli,Sterilizasyon,onkoloji ve kemoterapi de Özelikli (riskli ) birimler sınıfına dahil edilmelidir. Bakanlığın 1. Basamaktaki ÖBS icapları (ölüm bildirim sistemi) için görevlendirilen Hekim dışındaki şoför olarak hizmet verenlere de tuttukları icap nöbet ücreti verilmelidir.
Ayrıca kurumlarda zaman, zaman sağlık çalışanlarına memnuniyet anketleri yapılmaktadır. Yapılan bu anketlerin gerçek bir şekilde Bakanlığa yansıtılmadığını ve sağlık çalışanlarının sanki çok memnun oldukları gibi bir çalışmanın kamuoyuna açıklandığını biliyoruz. Bunun böyle olmadığı aşikârdır. Bu tür anketler bağımsız kuruluşlar tarafından ya da kurumlarda dokümantasyonu yapılırken STK’ ları ile birlikte şeffaf yapılmalıdır. Haklı talep ve önerilerimizin bir an önce değerlendirilerek gereği yapılmalı ,Vatandaşın memnuniyetini sağlayan sağlık çalışanları da memnun edilmelidir.