Sağlık çalışanları ağız tadıyla güzel bayramları karşılasın istiyoruz

Sağlık çalışanları ağız tadıyla güzel bayramları karşılasın istiyoruz

Kamu-Sen’e bağlı Türk Sağlık Sen Balıkesir Şube Başkanı Musa Bilal 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla açıklama yaptı. Sağlık çalışanlarının 14 Mart’ı bayram havasında kutlamayı unuttuğunu söyleyen Musa Bilal, Türk Sağlık Sen’in 100 yıl önce tıbbiyelilerin işgale karşı birliktelik ruhuna sahip olduğunu ifade etti.

Sağlık çalışanlarının mobbing ve şiddetten en fazla mağdur olan kesim olduğunu belirten Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Musa Bilal, sağlık çalışanlarının sorunlarına çare olunmasını istedi. Bilal Balıkesir’deki bir sendikanın hastane yöneticilerine baskı ve tehditte bulunduğunu da iddia ederek, yapılanın sendikacılığa aykırı olduğunu kaydetti.

100 YIL ÖNCEKİ TIBBİYELİLERİN RUHUNU TAŞIYORUZ

Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Musa Bilal yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“14 Mart Tıp Bayramı bundan tam 100 yıl önce Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de iki kule arasına dev bir Türk bayrağı asan Tıbbiyelilerin işgale tepki, milletine sevda ve vatanına bağlılığın bir yansımasıdır. Türk Sağlık-Sen 100 yıl önceki idealin temsilcisi, o asil ruhun günümüze yansımasıdır. Sevdası Türkiye olan bizler, her şartta ve zamanda bayrak, vatan, millet ve devlet demekten asla vazgeçmeyeceğiz. İşte böylesine kutsal bir mirasın sahipleri sağlık çalışanlarımızın bugün karşı karşıya kaldıkları sorunlar nedeniyle 14 Mart Tıp Bayramını, bayram tadında karşılamaya hasret kaldık.

MOBBİNG VE ŞİDDETTEN EN FAZLA MAĞDUR OLAN BİZLERİZ

Bugün mobbing ve şiddetten en fazla mağdur olanlar sağlık çalışanlarıdır. Her 30 dakikada bir sağlık çalışanın şiddete uğradığı, doktorların kafasına kaldırım taşları atıldığı, hastanelerin basıldığı ve şiddetin cinayete dönüşmeye başladığı bir çalışma ortamı mevcuttur. Bazı düzenlemeler ile önlemler alınmak istenmişse de bunların yetersiz olduğu ortadadır. Bu nedenle acil bir şekilde sağlıkta şiddete istisnasız tutuklu yargılama gelmeli, sağlık kurum ve kuruluşları sıfır toleranslı alan ilan edilerek burada işlenen suçların ertelenmesi veya paraya dönüştürülmesine son verilmeli ve şiddet uygulayanlara acil haller dışında belli bir süre paralı sağlık hizmeti uygulaması hayata geçirilmelidir.

SORUNLAR ÇÖZÜLMELİ

Bir başka bela olan mobbingin önüne geçilmelidir. Özellikle idarecilerin yaptıkları baskılara bir son verilmelidir. Bu konuda yapılacak en doğru iş de kamuda ehliyet ve liyakate dayalı, adaleti esas alan bir yönetim sistemi oluşturmaktır. Aşırı iş yükü sağlık çalışanlarının çalışma, aile ve sosyal hayatlarının zorlaştıran bir diğer sorundur. Bu konuda planlı bir istihdam politikasına ihtiyaç olduğu açıktır. Aile hayatına zarar veren bir diğer meselede sözleşmeli istihdamdır. Çalışanları eşinden ve çocuğundan ayrı bırakan, ailelerde huzuru bozan, yuvayı parçalayan bu uygulama bir an önce sonlandırılmalıdır. Tüm sağlık çalışanları kadrolu personel olarak istihdam edilmelidir. Sağlık çalışanları mobbing, şiddet, yoğun iş yükü aile ve sosyal hayattan feragat gibi birçok sıkıntıya katlanarak devletinin emrinde milletine hizmet ederken, emeklerinin karşılığı bir nebze de olsa karşılanıyor mu diye sorarsanız buna vereceğimiz cevap ne yazık ki hayırdır.

3600 VE EK ZAM BEKLENTİSİNE YANIT VERİLMİYOR

Döner sermayeler sıfırlanmıştır. Çalışanlar sabit ek ödemeye mahkum edilmişlerdir. Bu durum tüm sağlık çalışanlarının ekonomilerinin büyük zarar görmesine neden olmuştur. Bu konuda başlattığımız dilekçe kampanyası sürmektedir. Tüm çalışanları döner sermaye mücadelemize katkı vermeye çağırıyoruz. Emeğimizin ve alın terimizin karşılığını almak için mücadelemizi her daim sürdüreceğiz. Bunun yanı sıra 3600 ek gösterge, ek zam gibi temel ekonomik beklentilerimize de hala bir yanıt verilmiş değildir. Bu beklentilerimiz lütuf değil, bir haktır. Çünkü toplu sözleşmede enflasyon farkının bile gerisinde kalan bir zamma imza atılması kamu çalışanların bütçelerinde çok ciddi yaralar açmıştır. Bunların kapanması ve zararların telafisi için ek zam şarttır. Tüm çalışanların ek göstergeleri hakkaniyetli bir şekilde yükseltilmelidir. Bir önceki 14 Marttan bugüne temel sorunlardan sadece yıpranma payı için küçük bir adım atılmıştır. Fiilen 9 yıla 1 yıl, geriye dönük çalışmanın dahil olmadığı ve tüm çalışanları kapsamayan bir yıpranma payı hayata geçmiştir. Beklentilerin çok uzağında kalan yıpranma payının çalışanlara bir faydası olması için mutlaka yeniden değerlendirilmesi şarttır.

SAĞLIK ÇALIŞANLARI TEHDİT EDİLİYOR

İlimiz de ayrıca; sağlık çalışanları bir sendika tarafından baskı, tehdit ve şantajla üye olmaya zorlanmaktadırlar. Sağlık çalışanlarının özgür iradeleri ile bir sendikaya üye olamadıklarını görmekteyiz. Özlük haklarının korunması gerekirken özlük hakları üzerinden tehdit edilmektedir. Geçmişte 14 Mart’ı tıp bayramı etkinlikleri için saçma sapan bir anket düzenlediklerini unutmadık. Böyle bir ankete geçmişte tepki göstermeyen malum sendika bu yıl 14 Mart Tıp Bayramı öncesinde hastane başhekimlerini suçlayarak üye kaybına uğruyoruz, siz yardım etmiyorsunuz, görevinizden ayrılın, seni koltuğundan kaldıracağım gibi tehditlere başvurdukları duyumlarını almaktayız.

14 MART KUTLU OLSUN

Ülkemizde sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan 920 Bin çalışanın sorunları ve talepleri için bu 14 Martta somut adımlar ve yasal düzenlemeler görmek istemekteyiz. Çalışanlar sorunlar yumağı içerisinde çalışanlar bırakılmamalı. Hamaset dolu sözlerle 14 Mart geçiştirilmemelidir. Biz icraat istiyoruz. Sağlık çalışanları ağız tadıyla güzel bayramlara merhaba desin diyoruz. Tarihi önemi ve düşmana karşı asil duruşu ile bize her şartta ve zamanda kutlayacağımız 14 Mart Tıp Bayramının tüm sağlık çalışanlarına kutlu olmasını diliyor, Millet olarak hepimizin daha huzurlu, aydınlık 14 Martlara ve yarınlara ulaşmamızı temenni ediyoruz.”

BİZİ SOSYAL MEDYADAN TAKİP EDİN