amu-Sen’e bağlı Türk Sağlık Sen Balıkesir Şube Başkanı Musa Bilal hükümetin her dediğine evet diyen Memur-Sen’i kastederek Malum-Sen yakıştırmasında bulundu. Bilal en son 14 Mart Tıp Bayramı’nda Memur-Sen’e bağlı Sağlık-Sen’i eylemlere katılmamak ve düzmece eylemler yapmakla suçladı.
Sağlık çalışanlarının sorunlarına yönelik her türlü çalışmada yer aldıklarını belirten Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Musa Bilal "Malum-Sen" olarak nitelendirdiği Memur-Sen’e bağlı Sağlık-Sen’in çalışanların sorunlarına duyarsız kaldıklarını ileri sürdü.
YALANCILAR PATIR PATIR DÖKÜLDÜ
14 Mart Tıp Bayramı'nda kimin sağlık çalışanlarının yanında yer aldığının görüldüğünü belirten Türk Sağlık Sen Balıkesir Şube Başkanı Musa Bilal şunları ifade etti:
TALEPLERİMİZİN HAYATA GEÇİRİLMESİNİ TALEP ETTİK
Tüm yurtta toplanan ve döner sermayelerin emekliliğe yansıtılması ve yıpranma payı verilmesi için çalışanların imzaladığı on binlerce dilekçe Genel Merkezimiz tarafından TBMM Dilekçe Komisyonuna teslim edildi.TBMM'de siyasi partilerin grup başkanvekilleri ve milletvekilleriyle görüştük. Döner sermayelerin emekliliğe yansımasını, yıpranma payı verilmesini ve çalışanların taleplerinin hayata geçmesini istedik. Çalışanın bu konudaki iradesi ve beyanını ilettik.
BİZ İŞ BIRAKTIK ONLAR BİZİ KARALADI
3 Mart'ta da işi bırakarak çalışanların taleplerinin yerine getirilmesini ve sorunlarına çözüm bulunmasını tüm Türkiyede dile getirdik. Yani kısacası çalışanlar için hem alanlara çıktık hem de çalışmalar yaptık. Bu bir haftada Malum-Sen'in yaptıkları ise sendikacılık tarihinde ibret vesikası olarak yer almıştır. Önce bizim döner sermayelerin emekliliğe yansıtılması ve yıpranma payı verilmesi için başlattığımız dilekçe kampanyasını karaladılar.
BİZ İSTEDİK ALDIK DEDİLER YALAN SÖYLEDİLER
Biz istedik aldık dediler. Ama gördük ki hayal bile değil koskoca bir yalanmış. Keşke bu malum sendika yapmış olduğumuz kampanyayı karalayacağına, kendileri de imza kampanyası yapsalardı. Topladıkları imza sayısı ile sendikal bir rekabetin içine girselerdi. Masa başında, makam odalarında emek harcamaksızın sendikacılık yaptığını zannedenler, çalışan hakkı için alanlara çıkmayanlar başlattığımız kampanyamızı karalamak için hastane önlerinde açıklama yaptılar. Bizi emek hırsızlığı ile suçladılar. Bunları kazandıklarını 14 Mart'ta da açıklanacağını ilan ettiler, tüm çalışanların cep telefonlarına hayırlı olsun mesajı gönderdiler.
ÇIKA ÇIKA 3 LİRA ZAM ÇIKTI
Antalya'da Sağlık Bakanı'nı ve bürokratlarını ağırladılar. Poz vermek için birbirleriyle yarıştılar. Güya toplantılarında Bakan müjdeler açıklayacak bunlarda biz kazandık diye ortalıkta çığırtkanlık yapacaklardı. Ama Bakandan sadece bize oy toplayın talimatını aldılar. Sayın Bakan orada Sağlık çalışanlarına duanın yeterli olacağını söyledi. Ne eleştirdiler, ne de tepki gösterdiler. Elleri patlayana kadar alkışladılar. Oradan bir şey çıkmayınca Bakanlığın sadece toplantılarda hatırladığı şifa veren ele vefa toplantısında Başbakanın müjdeler vereceği ile çalışanı kandırmaya çalıştılar. Oradan da bir müjde çıkmadı. Çıkaçıka sadece nöbete 3 TL zam, 70 yaşına kadar çalışma gibi günü kurtarma hamleleri çıktı.
YANDAŞIN TEPKİSİ BÖYLE Mİ OLUYOR?
Söyledikleri sözlerin, attıkları mesajların, dağıttıkları kazanım broşürlerinin koskoca bir yalandan ibaret olduğu ortaya çıkınca yeni bir manevra yaparak bürokratları tembellikle suçladılar, bakanlık sınıfta kaldı dediler. Eğer Bakanlık bürokratları tembel ise ve eleştiriyorsanız niye Antalya'da otelde ağırladınız. Tepki gösterip daha önceden Bakanlık bürokratları çalışmıyor diye açıklama yapmadınız. Yoksa siz idareye tepkinizi 5 yıldızlı otelde ağırlayarak mı gösteriyorsunuz. Yandaşın tepkisi böylemi oluyor? Tembellikle suçladığınız bürokratlar kimin adamı, kimin adına bakanlık odalarında sendikal faaliyetler yapıyor. Çalışanları çok iyi biliyor.
GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ
Bakanlık sınıfta kalmış diyorlar. Bunu herkes biliyor Bakanlık sınıfta kaldıysa bunların yandaşı olanlar ne oldu bunu da açıklamak lazımdır. Yandaş memnun ve malum sen: sizde çalışan hakkı mevzusunda hem dersi astınız, hem de okuldan kaçtınız. Siyasetçinin eteğine, bürokratın koltuğuna yapıştınız. Paniğe kapılınca iş bırakmayıp, idarecinin yanında tavır aldığınız gün apar topar açıklamalar yapmaya başladınız. Yalanlarınızın üstünü örtmeye çalıştınız ama güneş balçıkla sıvanmaz.
Bunca kandırmaya, çalışanın hakkının istismarına ve umut tacirliğine sendikal tarih boyunca hiç rastlanılmadı. Bırakın çalışanların yanını bu kadar yapılandan sonra utançlarından bunların sokağa bile çıkmaması lazım. Yalanları çalışanlar tarafından yüzlerine vurulduğuna, atılan mesajlar kulaklarına okunduğunda ne cevap verecekler. Yüzleri kızaracak mı çıkıp özür dileriz diyebilecekler mi?Tüm söylediklerinin yalan olduğu ortaya çıkanlar dağıttıkları broşürleri geri toplayacaklar mı? Sağlık çalışanlarına sizi kandırdık diyebilecekler mi? Çalışanlardan özür dileyecekler mi? Peygamber Efendimiz bir Hadis-i şeriflerinde Utanmıyorsan dilediğin gibi yap; buyurmuşlardır. Yoksa bunlarda hiçbir şey olmamış gibi kurumlarda gezmeye, çalışanların karşısına çıkmaya devam mı edecekler?Yoksa yine idarecilerle kolkola girip malum işlerine devam mı edecekler ne yapacaklar hep birlikte göreceğiz.
GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ
Görünen köy kılavuz istemez. Tıp Bayramı sürecinde neler olduğunu, kimin ne yaptığını, ne söylediğini çalışanlar net biçimde görmüştür. Sarı sendikacılıkta sınırları aşarak fezaya çıkanlara kırmızı kart göstermenin vakti gelmiştir. Eğri cetvelden doğru çizgi asla çıkmayacaktır. Bunlar çalışanın değil idarecinin sendikasıdır. Bunlardan çalışana bir fayda gelmeyeceği gibi tahammül edildikçe daha da çok çalışana zarar vereceklerdir.