Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Sağlık-Sen Şube Başkanı Ahmet Bozkurt, yetkili konfederasyona ‘Gelin talepleri ortaklaştıralım, masaya daha güçlü oturalım’ çağrısının içeriğini anlattı.
Toplu sözleşme dönemi yaklaşırken, masadaki hak mücadelesini sonuna kadar sürdüreceklerini dile getiren Kamu-Sen Aydın İl Temsilcisi ve Türk Sağlık-Sen Aydın Şube Başkanı Ahmet Bozkurt, “Toplu sözleşme dönemi yaklaşırken yöneticilerimizle görüş alışverişinde bulunacağız. Türkiye Kamu-Sen her dönemde olduğu gibi yine o masada kamu çalışanlarının hak ve menfaatleri için mücadelesini sürdürecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmamalıdır. İnandığımız davamızın, mücadelemizin peşinden koşacağız. Şayet biz bu yetkili konfederasyonun elinden yetkiyi almazsak kaybeden taraf yine kamu görevlilerimiz olacak” dedi.
‘VİRÜSTEN DAHA BETER’
Türkiye Kamu-Sen’in mücadelesinin devam ettiğini hatırlatan Bozkurt, “Sorun sadece Covid-19 değil, aslında bir başka virüs daha var. Sözde yetkili, yetkiyi gasp eden sendika bu virüsten daha beter. Sendikacılık adına ortaya sağlam bir duruş koyamayan ama yöneticiler ve birtakım siyasilerde çalışanın üzerine baskı kurarak sendikal örgütlerini yapmaya çalışan bir sendikal virüs daha var ama o virüse karşı Türkiye Kamu-Sen uzun yıllardır bir mücadele sürdürüyor. Çok şükür bu sene de zor şartlara rağmen aldığımız sayılara göre üye sayımızı arttıracağız hatta üye artışı sağlayan tek konfederasyon olacak. Bu noktada böylesine zor şartlarda yetki mücadelesi veren Türkiye Kamu-Sen’in yürekli yöneticilerine, bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Türkiye Kamu-Sen’liler inandığı davası, inandığı mücadelenin peşinde koşarak üye sayısını artıracak. En kısa zamanda yetkiyi alarak kamu çalışanlarını hak ettiği hayat standardına kavuşturacak, aksi halde bu konfederasyonla bir yere varmamız zor görünüyor” dedi.
‘REVİZE EDİLMESİ ŞART’
4688 sayılı yasanın revize edilmesinin şart olduğunu ifade eden Başkan Bozkurt, “4688 sayılı sendika kanununda mutlak bir değişikliğe ihtiyaç var, bu kaçınılmaz. 3 buçuk milyon kamu görevlisi ve 2 milyon emeklinin gelecek yıl artışlarına bir kişi karar vermesin. Şu anki düzene göre iki kişi toplu sözleşmeyi imzaladığı anda masaya katılanların hiç birinin imzasına gerek kalmıyor. Temsil açısından 14 kişi var ama 2 kişi yetiyor. 14 kişi katılıyorsa çoğunlukla toplu sözleşme bağıtlanmalı. İkincisi hakem kurulunun yapısı değiştirilmeli. Zaten hakem heyetinin 6’sı hükümet tarafından atanıyor. Bu kuruldan ne bekleyebiliriz? Hakem heyeti üniversiteler arası kurulun belirleyeceği akademisyenler ve tarafların eşit temsili ilkesi çerçevesinde oluşturulmalıdır” diye konuştu.
MEMUR PAKETİ ÖNERİSİ
Memur paketi önerilerinin hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Bozkurt, “Biz 2019 yılı toplu sözleşmesi öncesinde bir memur paketi ortaya koyduk ve ısrarla da takipçisiyiz. Bu paketteki başlıklar çözülürse emin olun çalışma hayatında sorunların büyük kısmı ciddi şekilde çözülmüş olur. Biz Türkiye Kamu-Sen olarak memur paketinde neler istiyoruz; Biz bu paketin içinde, tüm ek ödemelerin emekliliğe sayılmasını istiyoruz. Çalışırken aldıkları maaşları emekliye ayrılınca alamayan ve mağdur olan insanların sorunu çözülsün istiyoruz. 3600 ek gösterge konusunda sayın Cumhurbaşkanının sözü var ve insanlar umutla bekliyor. Sadece dört meslek gurubu değil tüm kamu çalışanlarını kapsayacak bir adım atılmalı ve verilen söz yere düşürülmemeli. Biz bu konuda çalışmamızı yapıp TBMM’ye verdik. Bu çalışma üzerinden gayet hakkaniyetli bir ek gösterge düzenlemesi yapılabilir.
Sözleşmeli personelin durumu ortada. 2011 ve 2013 yılında sözleşmeli personele kadro verildi, yine verilebilir. Yöneticinin iki dudağı arasına sıkıştırılan bir kamu görevlisinin verimliliği olmaz. Kamuda ikramiye almayan tek kesim memurlar kaldı. Yılda iki defa bayram ikramiyesi talebimiz karşılanmalı. Memurun yüzü güldürülmelidir. Yardımcı hizmetliler konusu çözülmeli. Bu insanların beklentilerine cevap verilmeli. Bu insanlara sorumluk verildiyse kadrosu da verilsin. Sağlık Bakanlığı önünde bir arkadaşımızı hiç unutmam, bir elinde yüksek lisans diploması diğer elinde süpürge ile geldi. Yani eğitimin hiç mi değeri yok? Bu konuda derhal adımlar atılmalıdır. Vergi dilimleri konusunda artık ciddi adımlar atılmalı, memurun vergi dilimi yüzde 15’e sabitlenmelidir. Türkiye’nin vergi rekortmeni memurlardır emin olun. Dengeli ve adaletli bir vergi sistemi olmalı. Maaş cebimize girmeden vergimizi ödüyoruz. Liyakat ve ehliyet konusu herkesin ağzında ama uygulamada hiçbir şey yok. Mülakata cepheden karşıyız. Mülakat kul hakkı demektir. 90 puan alan insana 10 puan vererek sözlü sınavda eliyorsunuz. Bunu hangi vicdan kabul eder?
Yeni bir yönetici atama sistemi getirilmeli hatta yönetici akademisi kurulmalıdır. Enflasyon rakamları dikkate alındığında memur maaşlarına yapılan artışların her dönem gerçekleşen enflasyonun gerisinde kaldığı görülmektedir” diyerek konuşmasını tamamladı.