Türkiye Kamu-Sen Nevşehir İl Temsilcisi ve Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Turgay Çetin, 3600 Ek Gösterge, İlave Ek Ödeme, YHS, 5510 Sayılı Kanundan Kaynaklı Sorunlar Başta Olmak Üzere, Talep ve Beklentileri Dile Getirmek Amacıyla İlimiz Valilik önünde basın açıklaması yaptı. Yapılan basın açıklamasına Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Tayfur Urgenç, Türk Büro Sen İl Temsilcisi Nurullah Gökmen, Türk İmar Sen İl Temsilcisi Recep Kılıç, Türk Yerel Hizmet Sen İl Temsilcisi Deniz Taşdemir, Türk Emekli Sen İl Temsilcisi Yavuz Soysaldı, Türk Tarım Orman Sen Şube Başkan Yardımcısı Ahmet Cengiz Yaşar, Türk Sağlık Sen Kadın Kolları Başkanı Özlem Yıldız, Başkan Yardımcıları Tuğba Yılmaz, Sevim Gürbüz, Sendikaların Şube Başkan Yardımcıları, temsilciler, üyeler, kamu çalışanları ve emekliler katılım gösterdi.
Türkiye Kamu-Sen Nevşehir İl Temsilcisi ve
Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Turgay Çetin yapılan basın açıklamasında;
“Yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde
gündem, siyaset ağırlıklı ilerlemektedir.
Ancak özellikle memur ve emeklilerimizin
yaşadığı sorunlar ve beklentileri bu süreçte geri plana atılmamalı, milyonlarca
vatandaşımızın geleceğini ilgilendiren konular seçim gündemi ile
ötelenmemelidir.
Memurlar, emekliler ve aileleri hesaba
katıldığında yaklaşık 25 milyonu bulan bir kitlenin beklentilerinin iktidarımız
nezdinde mutlak surette karşılık bulması ve sorunlarının çözülmesi
gerekmektedir.
Bilindiği gibi 2023 yılı temmuz ayında
yalnızca çalışan kamu görevlilerine ödenmeye başlanan 8 bin 77 TL tutarındaki
ilave ek ödeme, ocak ayındaki artışlarla birlikte 12 bin 54 TL’ye yükselmiş
ancak bu ödemenin emekli maaşlarına sayılmaması nedeniyle çalışma yaşamı ile
emeklilik arasındaki bağ tamamen kopmuş, emekli maaşlarının ödenen prim ve
kadro ile olan ilişkisi kesilmiştir.
Memur emeklilerine çalışırken aldıkları
maaşın %45’i kadar emekli maaş bağlanmaktadır. İlave ek ödemenin emekli
maaşlarına yansıtılmaması bu oranı daha da düşürmüştür.
Hükümetimiz 2024 yılını “Emekli Yılı”
olarak ilan etmiştir. Mademki bu yıl “Emekli Yılı”dır öyleyse memur
emeklilerinin durumu da mutlaka düzeltilmeli, ilave ek ödeme memur emeklilerine
verilerek bu yoldaki ilk adım atılmalıdır.
Bununla birlikte yine geçtiğimiz yıl sayın
Cumhurbaşkanımızın da söz verdiği, birinci dereceye gelen tüm kamu
çalışanlarının ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi konusu da henüz hayata
geçirilmiş değildir.
Ek gösterge bilhassa memur emeklilerinin
maaşlarını doğrudan ilgilendirdiği için emekli maaşlarının belirlenmesi
bakımından hayati öneme sahiptir.
Milyonlarca memur ve emekli
Cumhurbaşkanımızın sözünün hayata geçirilmesini beklemektedir.
Hatırlanacağı gibi 2023 yılında yürürlüğe
giren uygulama ile kamu görevlilerinin ek gösterge sorunu büyük ölçüde çözülmüş
iken o dönemdeki ikazlarımızın karşılık bulmaması nedeniyle 1. dereceye gelen
memurlarımız açısından bir haksızlık ortaya çıkmıştı.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümet
yetkilileri de genel seçimler öncesinde bu durumun düzeltileceğine ve birinci
dereceye gelmiş tüm memurların ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltileceğine
dair taahhütte bulunmuştu.
Hatta dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Vedat Bilgin de konu hakkındaki kanun teklifinin hazır olduğunu
belirtmişti. Ne var ki, bugüne kadar bu yönde atılmış herhangi bir adım
olmadığını görmekteyiz.
Devlette devamlılık esastır.
Bu doğrultuda Sayın Cumhurbaşkanımızın
seçimler öncesinde verdiği sözün gereği yerine getirilmeli, önceki çalışma
Bakanı döneminde hazırlanan teklif, vakit geçirilmeden TBMM gündemine
taşınmalıdır.
Yerel seçime sayılı günler kala TBMM,
çalışmalarına ara vermeden önce ekonomik gelişmelerin kamu çalışanları üzerinde
yarattığı olumsuz etkilerin bertaraf edilmesi adına atılacak en önemli adım ek
gösterge konusudur.
Birinci dereceye gelen tüm memurların ek
göstergeleri 3600’e yükseltilerek bu konu çözüme kavuşturulmalıdır.
Hepimizin bildiği gibi memur emeklileri,
ülkemizin en mağdur kesimidir.
Memurlarımızın hem emekli aylığına
sayılmayan ödemeler nedeniyle maaşları ve emekli ikramiyeleri son derece düşük
hesaplanmakta hem de ifa ettikleri görev ve görev aylıkları ile emekli
aylıklarındaki ilişki tamamen kopmuş durumdadır.
Bir memurun emekli maaşı ile çalışırken
yaptığı görev, aldığı maaş ve ödediği pirimin hiçbir bağlantısı kalmamıştır.
Çalışırken bir işçi ile aynı maaşı alan
bir memur, emekli olduğunda işçiden yarı yarıya daha az emekli maaşı
almaktadır.
Hal böyleyken bir de 5510 sayılı Kanunun
getirdiği olumsuzluklar memurlarımızı mağdur etmektedir.
2008 yılının Ekim ayından önce göreve
başlayan bir memurla bu tarihten sonra göreve başlayan memurun sosyal güvenlik
ve emeklilik hakları aynı değildir.
2008 sonrasında göreve başlayan memur daha
fazla prim ödemekte ama bu tarihten önce göreve başlayan memurdan daha az
emekli maaşına hak kazanmaktadır.
Ayrıca en düşük emekli aylığı miktarı da
2008 öncesi ve sonrasında göreve başlayanlar için farklı hesaplanmaktadır.
Bu durum, kanun önünde eşitlik ilkesiyle
bağdaşmadığı gibi sosyal devlet anlayışına da uygun değildir.
Bu nedenle hükümetimizin Emekli Yılı
olarak ilen ettiği 2024 yılında 5510 sayılı Kanundan kaynaklı bu çifte
standardın da mutlaka giderilmesi en büyük beklentimizdir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında yaklaşık 110
bin dolayında yardımcı hizmetler sınıfı personeli bulunmaktadır.
Bu çalışanlarımızın büyük çoğunluğu
yüksekokul mezunudur ve pek çoğu kurumlarında memurlarla aynı görevi
yürütmektedir.
Bu çalışanlarımız da kamu görevlisi olduğu
halde, bir türlü açılmayan görevde yükselme sınavları nedeniyle eğitim
durumlarına uygun kadrolara yükselme imkânı bulamamaktadır.
Yardımcı hizmetlilerimizin yer değiştirme
hakkı da kısıtlıdır.
Kamuda en düşük ücretli kesim olan
yardımcı hizmetler sınıfı personelin mağduriyetini gidermenin en uygun yolu bu
çalışanlarımızın yaptıkları işlere ve eğitim seviyelerine uygun görevlerin
bulunduğu genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmeleridir.
Daha önce toplu sözleşme görüşmelerinde ve
Kamu Personeli Danışma Kurulunda bu yönde önemli gelişmeler kaydetmiştik.
Ancak sonrasında yetkililerin olumsuz
tavırlarıyla karşılaştık.
Kamu bütçesine yük teşkil etmeyecek olan
bu talebimizin hayata geçirilmesi ve Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin
Genel İdare Hizmetleri Sınıfına alınması yüzbinlerce vatandaşımızın yüzünü
güldürecek, kamuda kariyer ilkesinin hayat bulmasını sağlayacaktır.
Türkiye Kamu-Sen olarak yardımcı hizmetli
personelimizin haklı taleplerinin daima takipçisiyiz, bu sorun çözülünceye
kadar mücadele etmeye kararlıyız.
Kamu çalışanlarının önemli sorunlarından
bir tanesi de kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli istihdamının asıl
istihdam biçimi haline gelmesi ve birçok kurumda yeniden taşeron işçiliğinin
artış göstermesidir.
7433 sayılı Kanunla 2023 yılında
sözleşmeli personelin büyük bir kısmı kadroya geçirilmiştir.
Ancak aynı Kanunla kurum ve kuruluşlarda
ilk atamalarda personelin 3 yıl süre ile sözleşmeli personel pozisyonlarına
atanması, ardından da 1 yıl boyunca atandıkları kurum ve bölgede çalıştıktan
sonra memur kadrolarına geçebilmeleri hükme bağlanmıştır.
Bu da sözleşmeli personel çalıştırmayı bir
istisna olmaktan çıkarmış kamuda asıl istihdam haline getirmiştir.
Buna bağlı olarak sözleşmeli kamu
çalışanları 4 yıl boyunca ailelerinden ayrı kalmakta, yer değiştirme başta
olmak üzere birçok hakkı kullanamamaktadır.
Kamuda asli ve sürekli görevler mutlaka
kadrolu memurlar eliyle gördürülmelidir.
3+1 süreli sözleşmeli statüde istihdam
kaldırılarak tüm kamu görevlilerinin 657 sayılı Kanunun 4/A maddesi kapsamında
kadrolu olarak istihdamı sağlanmalı, kamuda 4/A’lı kadrolu ve güvenceli
istihdam esas alınmalı, esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri tamamen
sonlandırılmalıdır.
Ayrıca Kanunda kapsam dışı kalan PTT'deki
İHS'li personel, fahri Kur’an kursu öğreticileri, Aile Bakanlığı’nda ek ders
karşılığı çalışan personel ile diğer vekil memurlar gibi çalışanlar da kadro
kapsamına alınmalıdır.
Bununla birlikte kamuda yeniden giderek
artış gösteren taşeron işçi çalıştırılması uygulamasına bir an önce son
verilmelidir.
Taşeron uygulamasının doğurduğu olumsuz
sonuçları yakın zamanda yaşayarak gördük.
Sorunun çözülmesi için büyük mücadeleler
verdik.
Nihayet gelinen noktada aynı sorunların
tekrar baş göstermesinden son derece rahatsız olduğumuzun bilinmesini
istiyoruz.
Hem sözleşmeli personeli kadroya geçirerek
hem de taşeron uygulamasına çözüm üreterek bu uygulamaların yanlış olduğunu
kabul ettikten sonra bu yanlışlara yeniden dönmenin kimseye bir yarar
sağlamayacağını da özellikle vurguluyoruz.
Cumhuriyetimiz 100 yaşında.
Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıla dayanan
kadim devlet anlayışımızın bakiyesi üstünde yükselmiş, köklü bir kamu yönetimi
ve memur geleneğine sahiptir.
Güçlü devletler, temsilcisi olan
memurlarını da güçlü kılar.
İkinci asrının başlangıcında, 2024 yılı
Emekli Yılı ilan edilmişken devletimizin memur ve emeklilerini mağdur
bırakmayacağını ümit ediyoruz.
Türk ve Türkiye
Yüzyılına yaraşır bir kamu yönetimi ve kamu çalışanı için 2024 yılında mutlaka
harekete geçilmesi gerektiğini bir kere daha vurguluyoruz.
Bu çalışmalara;
İlave ek
ödemenin emekli maaşlarına eklenmesi,
Birinci dereceye
gelen tüm memurların ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltilmesi,
2008 öncesi ve
sonrasında göreve başlayan memurlara arasında ortaya çıkan ikili uygulamanın
sosyal devlet ilkesi çerçevesinde düzeltilmesi,
Yardımcı
Hizmetler Sınıfı personelinin Genel İdare Hizmetleri Sınıfına geçirilmesi,
Kamuda esnek,
geçici, vekil, sözleşmeli gibi adlar altındaki personel çalıştırma uygulamasına
son verilerek 3+1’e tabi personel de dahil olmak üzere tüm çalışanların kadrolu
ve güvenceli olarak çalıştırılması ve
Yeniden artış
gösteren taşeron uygulamasına son verilmesi için yapılacak düzenlemelerle
başlanmalıdır.
Milli gelirin artmasının yanında bu
gelirin adil bir biçimde paylaşılması da önemlidir.
Aksi halde gelir dağılımında
adaletsizlikler ortaya çıkar.
Gelir adaletini sağlamanın birincil yolu
da memur ve emeklilerin maaşlarının belirlenmesinde ortaya konulan
politikalardır.
Ülkemizi yasa boğan 6 Şubat 2023’te
gerçekleşen asrın felaketinin birinci yıl dönümündeyiz.
Kamu çalışanlarımızın normal zamanlarda
olduğu gibi olağanüstü şartlarda da milletimizin yaralarının sarılması için
nasıl canla başla mücadele ettiğine ve kamu hizmetlerinin bütün olumsuz
şartlara rağmen kesintisiz bir biçimde sürdürülmesinde nasıl rol oynadığına
hepimiz şahidiz.
Bu çerçevede ülkemizin her köşesinde
deprem, sel, yangın, afet demeden en iyi kamu hizmetini üretmek için çaba
sarfeden ve milli gelire büyük katkıda bulunan memurlarımızın beklentilerine
cevap verecek düzenlemelerin yapılması hepimizin arzusudur.
Beklentimiz, ekonomik zorluklar içinde
bulunan memur ve emeklilerimizi gözetecek kararlarla aileleriyle birlikte 25
milyona ulaşan bu kitlenin yüzünün güldürülmesi yönündedir.
Hepinize
saygılar sunuyorum” dedi.
Basın
açıklamamıza katılım gösteren herkese teşekkür ederiz.