Sağlık Çalışanları Olarak Terörü Lanetledik

Sağlık Çalışanları Olarak Terörü Lanetledik

Son günlerde artan terör olayları milletimizi tarifi mümkün olmayan derin acılar içine sokmuştur. Eli kanlı terör örgütü PKK tarafından haince şehit edilen vatan evlatlarımız için ve terörü lanetlemek için 09.09.2015 tarihinde saat 10.30’da Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi çalışanları ile Klinikler önünde, saat 12.30’da Ege Üniversitesi Hastanesi Poliklinikler önünde çalışanlarla beraber tepkimizi ortaya koyduk.

İstiklal Marşı, saygı duruşu ve ardından Şube Başkanımız Yasemin ZENGİN’ in yaptığı Basın Açıklamasından sonra şehitlerimiz için Fatiha okuduk.

          Aziz Şehitlerimize Allah’tan rahmet, değerli ailelerine, Silahlı Kuvvetler mensuplarına ve Yüce Türk Milletine başsağlığı, yaralı asker ve emniyet mensuplarımıza acil şifalar diliyoruz.  

         Son günlerde artarak devam eden terör olayları ve birbiri ardına gelen şehit haberleri milletimizin yüreklerini dağlamaya devam ederken, acı haberler ard arda gelmeye devam ediyor.

          Hakkari Yüksekova İlçesi Dağlıca kırsalında eli kanlı terör örgütü PKK tarafından ülkemizin huzurunu ve bizlerin can güvenliğini sağlamakla görevli, Silahlı Kuvvetler mensuplarımıza haince silahlı saldırı düzenlenmiş, saldırı sonucu 16 askerimiz şehit olmuştur. Şehitlerimizin acısı yürekleri yakarken saatler sonra, Iğdır Dilucu sınır kapasında görev yapan polislerimizi götüren servis minibüsüne PKK’lı teröristlerce yine haince bombalı saldırı düzenlenmiş, olayda 14 polisimiz şehit olmuştur. İki polisimiz ise ağır yaralı olarak hastaneye sevk edilmiştir. Yine Tunceli de yol kesen teröristler, kendilerini görünce uzaklaşmak isteyen polis memuru 55 yaşındaki Kadir Özkan’ın otomobiline uzun namlulu silahlarla ateş açmış, ağır yaralanan polis memuru kaldırıldığı hastanede şehit olmuştur. 2 günde hain terör saldırılarına verdiğimiz şehit sayısı 34’ü bulmuştur. 2002 de neredeyse sıfır noktasına gelen terörün bugün geldiği yer ciğerimizi yakmaktadır. Bugüne kadar teröre verdiğimiz şehit sayısı ve son üç ayda terörün geldiği nokta ve vahim tablo ise terör politikalarının ne kadar yanlış olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.

        Her gün şehit verdiğimiz bu ortamda, görünen şudur ki; milletçe topyekün kenetlenmenin vakti gelmiştir.

         Terör örgütü eylem ve uygulamalarıyla en büyük zararı Kürt kökenli vatandaşlarımıza vermiştir. Kürt kökenli vatandaşlarımızın terör örgütü PKK hangi hakkını savunmaktadır sorarız sizlere? Kendilerinden olan yöre insanı Diyarbakırlı doktorumuz Abdullah Biroğul ve hemşire Eyüp Ergün’ü katlederek, hastaneleri basarak, Kürt ve yöre halkı insanını ambulansla hastaneye götürürken ambulans kaçırarak, yol keserek, sağlık hizmeti almasını engelleyerek mi Kürt halkının hakkını aramaktadır Eğer PKK Kürt terör örgütü olsaydı, Kürtlere, yöre halkı ve yöreye zarar vermezdi. Her zaman ifade ettiğimiz gibi yine diyoruz, PKK Kürt değil Türkiye’yi, ve Türk halkını bölmeye çalışan, bin yıllık kardeşliğimize zarar vermeye çalışan batı destekli Ermeni terör örgütüdür

       Biz her zaman dedik ki!...

       Teröristle pazarlık yapılmaz. Ülkeyi yöneten sizler siz ne yaptınız? İleri demokrasi, yeni Türkiye safsatalarıyla, İmralı da ki caniye, bebek katiline her türlü imkanı verdiniz, yandaşlarıyla Oslo’da, Habur’da, Dolmabahçe’de ve pek çok yerde görüşmeler yaptınız, yaptırdınız, meydanlarda terörist başının mesajlarının okunmasına izin verdiniz, övgüler yağdırdınız, ayaklarının altına kırmızı halılar serdiniz.

         Çözüm süreci dediniz megri megri diye birlikte şarkılar söylediniz. Öldürülen korucuları basından gizlediniz, çözüm sürecine zarar vermesin diye terör örgütünün yaptığı her türlü olumsuzlukları haber yasağı getirerek milletten gizlediniz. Halbuki onlar hiç silah bırakmadı, yol kesmeye vatandaşlara tehdit etmeye devam etti. Yapılanmalarına hiç ara vermedi, dağdaki teröristler şehirlere yerleşti. Bu aşamada siz askerimizin, polisimizin elini kolunu bağladınız. Teröristin üzerine giden güvenlik güçlerine soruşturmalar açtınız.

           Milletimizin aklı yokmuş gibi, bir takım kişileri AKİL adam ilan ederek, bu yüce millete akıl verdirmeye çalıştınız. Ay yıldızlı bayrağımızı o toplantılara almadınız.

          Bu ülkede çözüm süreci hiç olmadı. Bu dönemde terörü, kuluçkaya yatırdınız, biri on yaptınız, teröristleri güçlendirdiniz. Bizler çözüm sürecinin yanlış olduğunu ifade ettik. "Terörle müzakere değil, mücadele edilir",  "Çözüm değil, ihanet süreci" derken, bizlere vebalıymışçasına yaklaşanlar, O gün bizleri ötekileştirenler, maalesef bugün bizim dediğimiz noktaya geldi. Keşke siz haklı çıksaydınız. Terör bitseydi. Anaların gözyaşları dinseydi. Polislerimiz haince ensesinden vurulmasaydı. Çocuklar hangisi benim babam diye şehit cenazelerine koşmasaydı, şehit analarının bakışları göğsümüzü delip geçmeseydi.

         Ancak uygulama ve söylemleriniz, etle tırnak gibi kaynaşmış olan 1000 Yıllık kardeşliği, bu milleti ayrıştırmaktan başka bir işe yaramadı.

         Dün bir siyasi partiye terörden, kandan besleniyor diyenler, bugün aynı söylemleri kendiniz ifade etmektesiniz. Dün barış diyenler, bu gün savaş demektedir.

       Hangi siyasi parti, kurum, kuruluş, kişi siyasi rant elde etmek adına terör eylemlerine direkt yada dolaylı destek veriyorsa Allah onları Kahhar ismiyle kahreylesin.

        Teröriste, terörist demeyen, askerlerimizle dağdaki eşkıyayı aynı kefeye koyan, asker polis şehit edilirken ses çıkarmayıp, teröristler öldürülüyor diye barış blokları oluşturanlar bilsinler ki ihanet içerisindedirler.

        Devletin askerine, polisine silah çeken Molotof atan hiçbir teröriste hoşgörü gösterilemez, gösterilmemelidir.

       Tekrar ifade ediyoruz ki!

       Bizim Kürt sorunu diye bir sorunumuz yoktur. Bizim terör sorunumuz vardır. Devletine, milletine, bayrağına sahip çıkanın dili, dini, ırkı, meşrebi her ne olursa olsun tüm vatandaşlarımız başımızın tacıdır.

     Ve bugün analar ağlamasın diye başlatılan bu sürecin bir yutturmacadan ibaret olduğu artık çok net ortadadır. Türk Milletinin çözüm süreci adı altında yıllardır oyalandığı hainlerin ise bu süreçte mevzi kazandığı bir kez daha anlaşılmıştır.

      Yetkililer arık üzerine düşeni yapmalı ‘’Terörle müzakere değil, mücadele’’ yolunu benimseyerek toprağa düşen şehitlerimizin kanını yerde bırakmamalıdır.

Biz ne istiyoruz?

Biz terörle etkin mücadele istiyoruz.

Doğu illerimizde, devlet otoritesi istiyoruz.

Biz, vatana ihanet suçunun karşılığının idam cezası olmasını istiyoruz.

Hiçbir terörist ve destekçileri devlet imkanlarından yararlanmasın istiyoruz.

Biz, Silopi, Cizre, Nusaybin, Varto, Şırnak’ta özerklik ilan edenlerin layık oldukları cezayla cezalandırılmalarını istiyoruz.

Biz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin birlik ve bütünlüğünü istiyoruz.

       Türk Sağlık Sen olarak Milletimizi tarifi mümkün olmayan acıya boğan, kandan ve gözyaşından beslenen terörü ve uzantılarını lanetliyoruz. Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, Değerli ailelerine, Silahlı Kuvvetler mensuplarına ve Yüce Türk Milletine başsağlığı, yaralı askerlerimize, acil şifa dileriz.

 

BİZİ SOSYAL MEDYADAN TAKİP EDİN