İktidar 2005 yılında kamu çalışanlarının iş güvencesinin kaldırılması ile ilgili bir yasal düzenleme hamlesi yapmış ama Cumhurbaşkanı tarafından bu düzenleme veto edilince askıya almıştı.
İktidar 2005 yılında bu yana ise kamu çalışanlarının iş güvencesi ile ilgili "Terazi var, tartı var; her şeyin bir vakti var" politikası izliyor.
"İşçi-memur ayrımı Avrupa'da yok, çalışan var" cümlesi Başbakan tarafından arada bir telaffuz edilerek zihinlere sık sık hatırlatma yapılıyor.
Hatta bazı hakların yolunun buradan geçtiği ima edilerek adeta bir parmak bal için bir tas zehri içirme niyetleri de zaman zaman görülüyor.
İktidarın bu niyetini bilen, durumdan vazife çıkarıp buna selam çakmaya 10 yıl önce başlayarak "Memurun iş güvencesi kaldırılmalıdır" diye beyanatlar veren malum sendikanın genel başkanlarını hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz.
Halefide bu anlamda selefini arıtmıyor. Düzenledikleri toplantıya katılan Başbakanın "Dünyanın hiç bir ülkesinde işçi memur ayrımı diye bir şey kalmadı, sadece Türkiye'de var bu. Bizim bunu kaldırmamız lazım." sözlerine itirazı bırakın elleri patlayana kadar alkışlıyor.
Besleyip, büyütüp yetkilendirdikleri malum sendikanın bu istekli tavrını gören iktidar herhalde vaktin geldiğini düşünerek yeni bir girişimde bulundu. Hatta Başbakan bu konuya ilk itiraz ettiğimizde memurun iş güvencesinin Türkiye'nin sıçrama yapmasına engel olduğuna dair izahı güç ve mantığı zorlayan bir açıklama yaptı. Böyle bir bahane üretilmesi aynı zamanda bu sefer kararlılığı da ortaya koyuyordu.
Memurların iş güvencesini elinden alan, görevden alındıklarına geriye dönmelerini neredeyse imkânsızlaştıran yasal düzenlemeyi iktidar TBMM'ye getirdi.
Mahkeme kararlarını yok sayan, adaletin tecellisini erteleten ve Anayasa'ya bile açıkça aykırı olan bu hukuksuz kanun tasarısına karşı çıkan ise sadece Türkiye Kamu-Sen oldu. Diğerleri sessiz kaldı. Özellikle yetkilendirilmiş konfederasyon yoğun medya eleştirilerine rağmen sükût ikrardandır sözünü haklı çıkararak sessizliğe büründü. Çok sıkıştırıldıklarında cılızda olsa çıkardıkları "iş güvencesi kırmızı çizgimizdir" sözü onları kuşatan tek rengin sarı olduğunu bilen memurları sadece güldürdü.
Açıklamalarımız, eylemlerimiz ve TBMM'deki yoğun girişimlerimiz sonucunda bu yasanın kapsamı daraltıldı. Fakat bu bile yeterli değildir. Bundan sonraki süreçte de Türkiye Kamu-Sen bu mücadelesini sürdürecektir. Çünkü iş güvencesi bizim vazgeçilmezimizdir.
"Terazi var, tartı var; her şeyin bir vakti var" politikası güden bu iktidar iyi bilmeli ki, Türkiye Kamu-Sen var olduğu müddetçe Kamu çalışanlarının iş güvencesinin kaldırılmasının vakti asla gelmeyecektir. Burada asıl önemli duruş ise kamu çalışanlarına düşmektedir. Her ne sebeple olursa olsun bunlara üye olan veya üye yapılan kamu çalışanları kendi hak ve hukuklarının önüne engel koyanlara rıza göstermemelidir.
123 TL'lik hezimet zamma, enflasyon farkının alınmayarak memurun uğratıldığı zarara kamu çalışanlarının tavır göstermeyişlerinin, bunlara üye olarak kalmaya devam etmelerinin de katkısı vardır. Bunlara gösterilen rıza sonucunda durum bugün iş güvencelerine kadar dayanmıştır. Vakit bunlardan kurtulmak için gelmiştir ve geçmektedir.
Kamu çalışanları kendileri için "Terazi var, tartı var; her şeyin bir vakti var" diyorlar ise o zamanın bile geçmekte olduğunun artık farkına varmalıdırlar. Aksi takdirde tepki göstermedikleri bu malum sendika elliyle tüm haklarının ellerinden alınmaya çalışılacağı günler çok yakındır.