Türk Sağlık Sen Başkanlar Kurulu Toplantısı Sonuç Bildirgesi

Türk Sağlık Sen Başkanlar Kurulu Toplantısı Sonuç Bildirgesi

Sendikamızın Başkanlar Kurulu Toplantısı, 27-28 Kasım 2015 tarihinde Ankara İçkale Otel’de Genel merkez yönetim Kurulumuz, Şube Başkanlarımız ve İl Temsilcilerimizin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının mali ve özlük hakları ile ilgili yaşanan sıkıntılar ve talepleri, hizmet kolumuzda bulunan tüm kurum ve kuruluşlarda yaşanan yönetim ve işleyiş problemleri, Çalışma hayatında kamu çalışanlarını ilgilendiren meseleler ve Türkiye gündemi ile ilgili meseleler ele alınarak değerlendirilmiştir.

Başkanlar Kurulu toplantımızda ele alınan tüm konular ve bu konular hakkındaki görüşlerimiz maddeler halinde aşağıda sıralanarak kamuoyunun bilgisine sunulmuştur;
1- Türkiye Sevdamız Ekmek İçin Kavgamız' sloganını temel ilkelerinden biri kabul eden sendikamız Türk Sağlık-Sen; sivil toplum kuruluşu olarak milli birliğimiz ve bütünlüğümüzden taviz verilmesine asla müsaade etmeyecektir.  Adına çözüm süreci denilen fakat ülkemizi çözülme sürecine doğru götüren bir yaklaşımın yol açtığı tahribat ve bu süreci kimlerin niçin kullandıkları açıkça görülmüştür. Terörle müzakere olmaz mücadele edilir diye ısrarla dile getirmemize rağmen yürütülen böylesi yanlış süreçlerin bir daha yaşanmaması ve ülkemizin huzur ve birliği için bölücü teröre, yandaşlarına ve hamilerine hiçbir taviz verilmemesi gerekmektedir. 
Ayrıca başta Suriye’deki Türkmenler olmak üzere Dünya üzerinde zulüm ve kıyım uygulanan tüm soydaşlarımıza ve Müslümanlara yapılan vahşet sonlanmalıdır.  Türk Sağlık-Sen olarak vatanını terk etmek zorunda kalıp yurdumuza sığınan başta Türkmen kardeşlerimiz olmak üzere herkese yardım için girişimlerde bulunduk ve bulunmaya da devam edeceğiz. 
2- 64. Hükümet kurularak çalışmalarına başlamıştır. Türk Sağlık-Sen olarak 64. Hükümetten beklentilerimiz bundan önceki hükümetlerin yaptığı yanlışa düşmeyip, sendikal ayrımcılığı reddetmesi ve tüm çalışanlara ve sendikalara adaletle yaklaşmasıdır. Böylelikle kamuda çalışanlar arasında kutuplaşmanın da önüne geçilecek, tahrip olan iş barışı yeniden temin edilmiş olacaktır. Genel talebimiz ise çalışanların ekonomik, sosyal ve özlük hakları konusunda iyileştirmeleri sağlayacak adımları atılması, çalışanları mağdur eden uygulamalara son verilerek yeni mağduriyetlerin ortaya çıkarılmamasıdır. Bu konuda 64.hükümetten olumlu bir yaklaşım görmeyi arzu ediyoruz.

3- Siyasi iktidar tarafından son dönemde yeniden gündeme getirilen ve “ paralelleri kamudan temizleyeceğiz' gibi bir bahane ile hayata geçirilmek istenen kamu çalışanlarının iş güvencesinin kaldırılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Bu mesele bizim kırmızı çizgimiz ve nefsi müdafaa hakkımızı sonuna kadar kullanacağımız bir alandır. Devletin devamlılığını tahrip edecek, devletin hafızasını silecek ve tüm kamu çalışanlarının geleceğini yok edecek bu durumun hayata geçirilmesine tepkisiz kalmayacağımızı ve tüm platformalar da mücadele edeceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ayrıca iş güvencesi meselesi tüm memurların meselesidir. Bu nedenle tüm kamu sendikalarının ve çalışanların ortak tepki göstermesi 2.5 milyon memurun buna karşı tavır alması da gereklidir. 

4- 2015 yılında yapılan ve 2016-2017 yıllarını kapsayan toplu sözleşme memurlar için hüsran, sağlık çalışanları için ise tam anlamıyla bir fiyasko ile sonuçlanmıştır. Enflasyon hesabındaki değişiklikle memurlar yüzde 1.8 zarar uğratılmışlardır. Memurun ekonomisinde böyle bir tahribat yapılırken yetkili konfederasyon Memur-Sen ise buna kayıtsız kalarak göz yummuş, adeta cambaza bak oyunu oynayarak kravat, sakal, bıyık gibi işlerle uğraşır hale gelerek algı operasyonunun bir parçası olmuştur.  Bu konuda yaşanan mağduriyetin giderilmesi için Türkiye Kamu-Sen tarafından dava açılmış ve Sayın Başbakana konu iletilmiştir. Girişimlerde bulunulmaya devam edilecektir.
5- Polislerin ek göstergelerinin 2200’den 3000’e çıkartılması yönünde bir düzenlemenin hayata geçirileceği ifade edilmektedir. Başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 800 puan yükseltilmesi gerekmektedir. 
6- Sağlık çalışanlarının temel talepleri olan ücretlerin yükseltilmesi, döner sermayelerin emekliliğe yansıtılması, yıpranma payının verilmesi, sağlıkta şiddetin önlenmesi ve tüm sağlık çalışanlarının kadrolu olması gibi temel taleplerin hiçbiri ile ilgili somut bir adım atılmamış, sağlık çalışanları için süreç tam anlamıyla bir fiyasko ile sonuçlandırılmıştır. Türk Sağlık-Sen olarak yetkilendirilmişler tarafından sağlık çalışanlarının masada bırakılan tüm haklı taleplerinin takipçisi ve mücadelecisi olacağımızı tüm çalışanların bilmesini isteriz.
7- Sağlık kurum ve kuruluşlarında muayene, ameliyat ve tetkik gibi hizmetler her yıl itibarıyla artış gösterirken sağlık çalışanlarının performansa dayalı ek ödemesi ise sıfır seviyesine doğru inmekte ve çalışanlar sabit ek ödemeye mahkum edilmektedir. 5-10 TL gibi komik rakamlarda performans ödemelerinin yapıldığı döner sermaye sistemi yeniden düzenlenmek zorundadır. Tüm kamu çalışanlarının ek ödemeleri gibi sağlık çalışanlarının da sabit ek ödemeleri genel bütçeden ödenmeli ve döner sermaye gelirleri sağlık çalışanları arasında adil bir dağıtım yapılarak çalışanın emeğinin karşılığı verilmelidir.  Ek ödemelerden kesilen hazine payı Sağlık Bakanlığı’na, kanunla verilen yetki kullanılarak tüm kurumlar için yüzde 15’ten yüzde 1’e düşürülmeli, Bakanlık ek ödemelerden hazineyi değil sağlık çalışanlarının gelirini yükseltmeyi düşünmelidir.
8- Son dönemlerde hükümet tarafından asıl işi yapan taşeronlara kadro verileceği ifade edilmektedir. Kuralsız , güvencesiz ve kölelik düzeninin çalışma sistemi olan taşeron çalışma kamudan tümden kaldırılarak çalışanlara kadro verilmesi gereklidir. Fakat bu çalışma yapılırken asıl işi yapan ve devletin sağlık hizmetinin yürütülmesinde görev alan sözleşmeli personeller, kamu dışı aile sağlığı çalışanları, vekil ebe hemşireler ve 4/C’lilere hak ettikleri kadrolar da bir an önce verilmelidir. 
9-  sağlık çalışanlarının sürekli ertelenen hakkı olan yıpranma payının bilimsel kurullarda görüşülmek gibi süreçlerle sürekli ötelenmesi ve sağlık çalışanlarının oyalanması kabul edilemezdir. Tüm sağlık çalışanları için adil ve kabul edilebilir yıpranma payı bir an önce hayata geçirilmelidir.
10- Üyemiz Dr. Ersin Arslan’ın hastanede katledildiği 2012 yılından bu güne Samsun’da Dr. Kamil Furtun ve Dr. Aynur Dağdemir’de hastane koridorlarında cinayete kurban gitmişlerdir. Sağlıkta şiddetin cinayete dönüştüğü bir ortamda tüm kurumlarda şiddet çok önemli bir sorun olarak gün geçtikçe artmaktadır. Durum böylesine bir hal almışken caydırıcı bir tedbir olarak hayata geçirilen sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanların tutuklu yargılanması düzenlemesine uyulmadığı görülmektedir. Bu konuda mevzuatın uygulanması hususunda daha dikkatli olunmalı, tüm yargı mensupları bilgilendirilmeli ve yeni caydırıcı tedbirler de bir an önce yasalaşmalıdır.
11- Türk Sağlık-Sen olarak kararlılıkla yürüttüğümüz mücadele sonucunda sağlık çalışanlarına lisans tamamlama hakkı verilmiştir. Lisans tamamlamada bazı bölüm mezunlarının kapsam dışı bırakılması, yetersiz kontenjan nedeniyle başvuru yapanların yarısının açıkta kalması, başvurularda yaşanan belirsizlikler nedeniyle mağduriyetler ortaya çıkmıştır. Ayrıca lisans tamamlama hakkı verilen bazı bölümlerin üst öğrenim sayılmaması sorunu da çözülmesi gereken temel bir problemdir. Önümüzdeki yılda daha kapsayıcı ve lisans tamamlama hakkı verilen bölümlerin tamamının üst öğrenim sayıldığı bir lisans tamamlamanın hayata geçirilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz.
12- Lisans tamamlamayı uygulayamaya başlayan bazı üniversitelerin uzaktan eğitimde, örgün eğitim zorunluluğu getirerek sağlık çalışanlarının lisans tamamlama hakkına set çekmişlerdir. Üniversiteler her ne kadar mevzuattan kaynaklanan haklarını kullanarak böyle bir düzenleme yapsalar da 2010 yılında gerçekleştirilen lisans tamamlamada olduğu gibi veya interaktif (internet üzerinden) eğitimin verilerek sağlık çalışanlarının lisans tamamlamayı gerçekleştirmeleri konusunda üniversitelerden hassasiyet beklemekteyiz. Sağlık Bakanlığı ve YÖK’e bu sorunun çözümü için sendikamızca gerekli resmi başvurular yapılmıştır.
13- Aile Hekimliğinde angarya olan ve sağlık hizmetlerinin yürütülmesi açısından  zaruret içermeyen cumartesi nöbetlerine derhal son verilmelidir.  Çalışanların talepleri yerine getirilene kadar cumartesi nöbetlerine karşı mücadelemizi tüm platformlarda devam ettireceğimizin iş bırakma eylemlerimizi sürdüreceğimizin bilinmesini isteriz. Ayrıca Yargı kararları ile iptal edilen cumartesi nöbetlerine gitmeyenlere verilen ceza ihtar puanı uygulamasına da son verilmelidir. 
14- Türk Sağlık-Sen olarak 4/B’lilerin ek ödemelerinden kesilen SGK primlerinin geri ödenmesi gerektiği ile ilgili tüm platformlarda mücadelemizi uzun bir zamandır sürdürmekteyiz. Konunun hassasiyeti açısından sendikamız tarafından bir dava açılmış olup Yargıtay 10. Dairede karar aşamasına gelmiştir. Yargıtay 21. Dairede verilen olumlu bir karar üzerine bazı sendikaların çalışanlardan dilekçe topladıkları, avukatlarla çalışanları bir araya getirmeye başladıkları görülmektedir. Türk Sağlık-Sen olarak bu aşamada tavsiyemiz 10. Dairenin kararının beklenmesidir. 10. Dairenin  yargı yolunun idari yargı olduğu yolunda bir karar vermesi halinde, şu an için başvuru yapanlar, 60 günlük başvuru ve 60 günlük dava açma süresi konusunda sıkıntı yaşayacaklardır. Şayet Yargıtay 10. Dairesinden yargı yolunun adli yargı yani iş mahkemeleri olduğu yönünde  bir karar çıkması halinde ise zaten geriye dönük 10 yıllık alacak zaman aşımı olduğu için her hâlükârda başvuru yapabileceklerdir. Bu SGK primlerinin iadesi konusunda mağduriyeti olan tüm çalışanlar acele etmemeli, Yargıtay’ın tüm kararlarını bekleyerek yeni mağduriyetler yaşamaktan kurtulmalıdırlar. 
15- Görevde yükselme sınavında ilan edilen kadroların yetersizliği ve sınavın zorlaştırılmasıyla kadroların önemli bir kısmının boş kalması nedeniyle sınav çalışanların beklentisini karşılamaktan uzak kalmıştır. Bu nedenle talepleri karşılayacak kriterleri içeren yeni bir sınav bir an önce gerçekleşmelidir. Özellikle tüm hizmetlilerin memurluk kadrosuna geçmelerini sağlayacak bir düzenleme veya sınav acil olarak hayata geçirilmelidir. 
16-Ne yazık ki kamuda sözlü sınavların torpilin ve adam kayırmacılığın kılıfı olarak kullanılmakta olduğu Sağlık Bakanlığı Görevde Yükselme Sınavı  Şube Müdürlüğü sözlü mülakatında bir kez daha görülmüştür. Mahkemeler objektif bir sınava girdikten sonra aynı kadro için ikinci bir sınav yapılmasını eşitlik ilkesine aykırı olması ve subjektif değerlendirmelerin ortaya çıkacak olması nedeniyle hukuka uygun bulmayarak iptal ederken Sözlü sınavlarla ilgili hem kamu vicdanında hem de hukuk mantığında böylesine bir bakış varken ısrarla uygulanmak istemesinin tek gayesi  hak edenlerin yerine birilerinin adamlarının bu kadroları almalarını sağlamak olmuştur.  Sınava çalışan, alınteri döken, zaman ayıran ve yazılı sınavda hak ettiği kadroyu sözlü sınavda adaletin terazisini yıkıp, hak yiyenler tarafından elinden alınan tüm adaylar için her platformda bu işin takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz. 
17-Üniversite hastanelerinde hemşire eksikliği başta olmak üzere personel istihdamında yaşanan sıkıntılar, Döner sermaye dağıtımında yapılan haksızlıklar, Hastanelerin mali durumlarında yaşanan sıkıntılar, çalışanların özlük ve sosyal haklarındaki kısıtlamalar,  aşırı iş yükü ve yoğun nöbetler çalışanları tükenmişlik sendromu ile baş başa bırakmıştır.  Üniversite hastanesi çalışanlarının yaşadıkları bu sıkıntılar için çözüm olarak yeterli istihdam sağlanmalı, tüm maaşlar genel bütçeden ödenmeli ve mali destek verilmelidir. Çalışanlar için de acil bir eylem planı hazırlanmalıdır. Aksi takdirde üniversite hastaneleri işleyemez duruma gelecektir. 
18- Sosyal hizmetlerin sunumunun tek çatı altında birleştirilerek kurumların Başbakanlık yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı çatısı altında birleştirilerek  müstakil bir Bakanlık olması da ne yazık ki çalışanların sorunlarını çözüme kavuşturmamıştır. Yıpranma payının verilmesi, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavının yapılmaması, mali haklarda çalışanlar arasındaki huzursuz edici ayrımlar gibi birçok sorun sürekli ötelenmektedir. Devletin şefkat eli çalışanlara uygulanan bu muamelenin sonlandırılarak sosyal hizmet çalışanları için de gerekli adımların atılmasını bekliyor ve bu durumu tüm platformlarda dile getirerek çözüm için yoğun bir çaba harcayacağımızı ilan ediyoruz. 
Yukarıda sıraladığımız tüm meseleler konusunda Türk Sağlık-Sen olarak kararlı bir duruş göstermeyi sürdüreceğiz. Dik durarak çalışanlar adına demokratik haklarımızı tüm meşru zeminlerde kullanacağız. Üyelerimizin haklı talepleri için mücadeleye, daha etkin ve nitelikli kamu hizmetinin üretilmesi için çalışmaya , sorumlu ve ilkeli sendikacılık anlayışı gereği memleket meselelerinde hassasiyet ile durmaya devam edeceğiz. Başkanlar Kurulu toplantımızda alınan kararlar hakkında her türlü meşru mücadelenin kararlıkla verileceğini kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Özellikle memurun iş güvencesini zayıflatacak, devletin değil hükümetin memuru kavramını gündeme getirecek; ayrımcılığı, kayrımcılığı öne çıkarıp ehliyet, liyakat ve kariyer sistemini çökertecek bir uygulamaya asla müsaade göstermeyeceğimizi, her türlü meşru eylem ve etkinlikten asla geri durmayacağımızın da yetkililerce bilinmesini istiyor ve ilan ediyoruz


BİZİ SOSYAL MEDYADAN TAKİP EDİN