Soma Faciasının Arkasındaki Gerçek: Taşeronlaşma

Soma Faciasının Arkasındaki Gerçek: Taşeronlaşma

Manisa'nın Soma ilçesinde maden ocağında yaşanan facia ülkemizin bugüne kadar yaşamış olduğu en büyük maden kazasıdır. Aslında insanın dili varmıyor buna kaza demeye adeta ihmal sonucunda yaşanmış bir faciadır.

 "Yüz Karası Değil, Kömür Karası

Böyle Kazanılır Ekmek Parası "
 
Manisa'nın Soma ilçesinde maden ocağında yaşanan facia ülkemizin bugüne kadar yaşamış olduğu en büyük maden kazasıdır.
Aslında insanın dili varmıyor buna kaza demeye adeta ihmal sonucunda yaşanmış bir faciadır.
 
Bakın madenden kurtulan bir işçi ne diyor " Madenden çıkamayacağımıza inanıyordum. Ve arkadaşlarımın da ne kadar acı çekerek öldüğünü görüyordum. Hemen bir an önce olsun bitsin istedim. Tek istediğim acı çekmeden ölebilmekti. Herkes şunu bilsin: Madende can vermek kolay değil, orada can verenler, kanıyla, canıyla verdiler. Tarifsiz acılar çektiler. Gözlerinden bile kan geldi..."
 
Yerin kilometrelerce altında nafakasını arayan, çoluk çocuğunun ekmek parasını kazanabilmek için yüzü kömür karasına bulanan emekçilerin hazin sonu 76 milyon insanımız hüzne boğdu, acı içerisinde bıraktı.
 
301 işçimizin Rahmeti Rahmana uğurladık. Evlatlar babalarını, kadınlar eşlerini kaybettiler. Her birinin ayrı bir öyküsü var. Yerin altında çalışanların, alın terini dökerek geçimini sağlamaya çalışanların ayrı bir dramı var. Hepsine Allah'tan rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. Milletimizin başı sağolsun.
 
Tabi ki madalyonun diğer bir yüzü var. Kaderlerine bulaşan kömür karası aslında güvencesiz ve kuralsız çalışma, daha fazla para kazanabilmenin hesaplarının yapıldığı taşeronlaşmaya bakmak gerekliliği vardır.
 
Kamuda 2002 yılında 10 bin taşeron işçisi görev yaparken bugün bu sayı 598 bin. Özel sektörle birlikte 2.5 Milyon taşeron işçi çalışma hayatında yer alıyor, taşeronlaşma bütün sektörlerde adeta vazgeçilmez bir istihdam modeli olmuş durumda.
 
Somada madeni özelleştirmeyle alan kişide maden işçilerini taşeron vasıtasıyla çalıştırıyor. Düşük ücret, kayıt dışı istihdam, izin ve dinlenme hakkı gibi birçok haktan mahrumiyet üzerine kurulu bu taşeronlaşma sistemde daha az maliyet, daha fazla kar mantığı hüküm sürüyor. Maliyetlerin düşürülmesi demek iş sağlığı ve güvenliğine ve bu alanda teknolojiye daha az yatırım demek.
 
Parayı ve karı merkeze çekip insanı, çalışanı en uzağa yerleştiren bu taşeronlaşma ne yazık ki ülkemizde tüm çalışma hayatını kuşatmış durumda. Bu acıları bir daha yaşamak istemiyorsak güvencesiz ve kuralsız çalışmaya yani taşeronlaşmaya bir an önce son verilmelidir. Yoksa daha çok acılar yaşar bu millet.