Türkiye Kamu-Sen'in Antalya'da düzenlediği “TEK ADRES” temalı 'TÜRKİYE KAMU-SEN BAŞKANLAR KURULU İSTİŞARE TOPLANTISI' büyük bir coşku ve heyecanla başladı.
Türkiye'nin dört bir tarafından istişare toplantısına gelen teşkilat yöneticilerimiz, 3 gün boyunca Türkiye Kamu-Sen'i gelecek günlere taşıyacak yeni yol haritalarını şekillendirmek üzere çalışmalarda bulunacaklar.
Toplantı Türkiye Kamu-Sen Genel Sekreteri Önder Kahveci’nin, açılış konuşmasıyla başladı. Öncelikli olarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, şehitlerimiz ve Türkiye Kamu-Sen'e emek vermiş ve hakkın rahmetine kavuşmuş olan tüm yöneticilerimizin aziz ruhları için saygı duruşu ve okunan İstiklal Marşının ardından 2015 yılı Türkiye Kuran okuma yarışması birincisi Hasan Çakmak’ın Kuran tilaveti ile eller semaya açıldı.
ÖNDER KAHVECİ: BU VATANI KİMSEYE BÖLDÜRMEYECEĞİZ
Türkiye Kamu-Sen Genel Sekreteri ve Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, ‘TÜRKİYE KAMU-SEN BAŞKANLAR İSTİŞARE TOPLANTISI’nın hayırlı olmasını dileyerek, “Hem kamu çalışanları ve hem de ülkemiz iyi günler geçirmiyor. Ortaya koyduğumuz değer her şeyden önce vatanımız milletimizdir. Son dönemde ülkemiz adeta yangın yerine döndü. Bir bölgemizde yaşananlar hepimizce malum. Eli kanlı katiller bölge insanını mağdur ediyor ve ülkenin huzurunu bozuyor. Türkiye Kamu-Sen olarak bu çözüm sürecinin ihanet süreci olduğunu söyledik. Akiller bugün meydanda yoklar. Daha 2 gün önce bir grup akademisyenle grubu bir bildiri yayınlıyorlar. Bu bildirinin İçinde her şey var ama eli kanlı katillere terör örgütü diyememişler, o nedenle Türk ocağının başlattığı bizimde içinde bulunduğumuz vatansever Türk aydınları bildirisi var sizlerde bunu imzalayabilirsiniz.. Türkiye Kamu-Sen demek vatan, millet ve bayrak demektir. Bu vatanı kimseye böldürmeyeceğiz, bayrağımızı asla yere indirmeyeceğiz" dedi.
KONCUK: TÜRKİYE KAMU-SEN MEMURLARIN “TEK ADRESİDİR'
TÜRKİYE KAMU-SEN BAŞKANLAR KURULU TOPLANTISINA, katılımcıları selamlayarak başlayan Genel Başkanımız İsmail Koncuk, ülke gündemi ve çalışma hayatına dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Koncuk, "Ülkemiz güzel günler geçirmiyor, aklı başında olan insanların tüylerini diken diken etmesi gereken bir zaman dilimi yaşıyoruz. Kendilerini aydın diye tanımlayanlar bile sadece günü kurtarmak gayreti içindeler. "Bu çatı çökerse altında hepimiz kalırız" dedik. Görüyoruz ki, bu sütunlar çatırdarken buna omuz verenlerin sayısı da bir avuç. Onlarda Türkiye Kamu-Sen içinde örgütlenmiş insanlardır.
Güneydoğu'da açık bir savaş yaşanıyor. Her gün asker ve polislerimiz yani canlarımız şehit oluyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Millet olma özelliğimizi maalesef kaybediyoruz. Millet, tasada, sevinçte bir insan topluluğu demektir. Aynı şeylerle dertlenen, sevinen insanlardır millet, kan birliği değildir, budur. Biz buna inanıyoruz, elbette değerlerimiz, ölçülerimiz var ama esas olan budur. Millet olabiliyor muyuz? Milletimizin her ferdinin kendini sorgulaması lazım. Birilerinin evine ateş düşerken benim yerim neresi diye sorgulamalıdır herkes.
Bu yaşananların sorumluları belli ve sorumlular bu ülkede baş tacı oluyor. Bu kabul edilemez. Toplantımızın adı TEK ADRES… Sadece kamu çalışanlarının hak ve menfaatlerini savunmak için tek adres değil, ülkenin makus talihini yenmek içinde tek adres Türkiye Kamu-Sen'dir.
Biz Çözüm sürecini desteklemedik, sözde akil adamlık teklifini elimizin tersi ile ittik. Bu ihaneti unutamayız. Terör örgütü alenen silahlanırken buna göz yumana adına çözüm diyene yazıklar olsun. Terör örgütü, bu coğrafyadaki egemenlik hakkımı ortadan kaldırmak için ağır silahlarla silahlanacak, toprağa bombalar gömecek, emniyet, vali göz yumacak, böyle bir çözüm olamaz.
Türkiye bir savaş içinde, biz Türkiye sevdalısıyız diyoruz. Bize düşen asker ve polisimizin verdiği mücadelede siyasi angajman ortaya koymadan desteklemektir. Bunu yapmaya devam edeceğiz, bunu yapmamız geçmiş hataları unutmak ya da affetmek anlamına gelmez. Unutmak yok olmaktır, tarih örnekleri ile doludur, unutmadan yolumuza devam edeceğiz. Sonuna kadar terörle ve teröristle bu mücadeleyi verenlerin yanında olacağız. Bu çerçevede akademisyenlerin bildirisine karşı Türk ocaklarının Vatansever Türk Aydınları Bildirisini destekliyoruz. 1128 akademisyen kimin aydını? Bu akademisyenler Diyarbakır Çınar'da öldürülen üç çocuk içinde bildiri imzalasınlar bizde onları alkışlayalım. Böyle aydınlık olur mu? 7 Haziran'dan bu yana katledilen vatandaşlarımız ve askerlerimiz ne oldu? Başımıza ne geldiyse bu aydın geçinenlerden geldi.
KONCUK: ÖNÜMÜZDE İKİ YOL VAR, YA KÖHNEMİŞ ANLAYIŞA TESLİM OLACAĞIZ YA DA BURADA BİR YANLIŞ VAR DİYEREK MÜCADELE EDECEĞİZ!
“İçinde bulunduğumuz tüm zorlukları beraberce aşacağız' diyen Genel Başkan Koncuk, “Asla yanlışların tarafında olmayacağız' dedi.
“Mücadele içindeyiz, zorluklarımız var ama karşımda olan insanlar bu teşkilatın ana nüvesini temsil eden insanlardır. Bir başarı var ise bu başarının sahibi bu insanlardır. İnsanın en kıymetli hazinesi adıdır. İsmimize leke sürmeyeceğiz. Bu işi başarıyla yapacağız, samimi olarak bütün hücrelerimizle tasdiklediğimiz bir emek ortaya koyacağız. Dava adamı gerekçe üretmez her şart altında mücadele eder, kendini başarıya götürecek yolları bulur, yol yoksa yol açar. Bu salonda bulunan tüm arkadaşlar bulunduğu mevkinin lideridir. Yol açmak gerekiyorsa yol açmak zorunda olan insanlarsınız. Ağlayacak makam değil ama dertleri olanların başvuracağı yer olmalıyız. İşte hala 450 bin üyemiz var dayatılan tüm şartlara rağmen. Allah'a şükür dimdik ayaktayız. Ben hepinizi kutluyorum, bu başarı sizindir.
Değerli arkadaşlarım, önümüzde iki yol var, köhneleşen bir sistem ve her geçen gün daha kötüye giden bir sistem, kokuşmuşluk her yeri sardı. Ya bu kokuşmuşluğun içine bizde gireceğiz, buna dahil olacağız ya da "Bir yanlış var, bu gidişat iyi değil bu yok oluşa gidiştir. Bana düşen ne ise onu ortaya koyacağım" deyip mücadeleyi zirveye çıkaracağız. Üçüncü yol yok. İşte biz "Bu işte arıza var, müdahale etmem gerek" diyenlerdeniz.
Daha organize çalışacağız. Masa başı sendikacılığı yapmayacağız. İşte biz bunları yapmadığımız için farklıyız şükürler olsun. Yanlışların tarafı olmadan yolumuza devam ediyoruz. Hz. Peygamberimiz, bir yanlış var ise elinizle düzeltin, gücünüz yetmiyorsa dilinizle o da olmuyorsa kalbinizle buğz ediniz' diyor. İşte Türkiye Kamu-Sen yanlışa eliyle, diliyle müdahale edenlerin bulunduğu yerdir. İşimiz elbette kolay değil ama bu zorluklar içinde bu mücadeleyi zirveye taşıyacağız' dedi.
KONCUK: PEMBE ADAMLARIN KIRMIZI ÇİZGİSİ OLMAZ!
Son günlerde devam eden iş güvencesi tartışmalarını da değerlendiren Genel Başkan İsmail Koncuk;
“Gözlerimizin içine baka baka iş güvencesini tartışıyorlar. Yıllardır Türkiye Kamu-Sen olarak bu konuya dikkat çeken tek konfederasyonuz. “İş güvencesiz bir ortam istiyorlar' diye yıllardır bağırıyoruz. Geçtiğimiz yıl 4 Nisan’da eylem yaptık “İş güvenceme dokunma' diye. Bazıları olayın yeni farkına varıyor, İş güvencesi kırmızı çizgimizdir' diyorlar. Pembe adamların kırmızı çizgisi olur mu? Buradan ilan ediyorum, siyasi gücü verdiniz, buna saygımız var, kamu çalışanlarını uyarıyorum, sendikal gücüde iş güvencenizi kaldırmak isteyenlerin eline verirsen iş güvencen kalmaz, hakkın kalmaz.
Bir Türkiye Kamu-Sen var “Gelin mücadele edelim' diyen yanlışların önünde duvar gibi, sur gibi duralım diyen Türkiye Kamu-Sen var. Kamu çalışanları günü kurtarmak yerine geleceği düşünerek hareket etmeli. Türkiye’nin en aydın insanları dediğimiz kamu çalışanları günü kurtarmak için küçük menfaatlerle sendikal tercihte bulunmaya devam ederlerse devam ederlerse ne memurluk, ne iş güvencesi, ne düzenli çalışma hayatı kalır. Bu mücadeleyi verecek tek adres Türkiye Kamu-Sen’dir. Bu keyfiyet olmaktan çıkmıştır. Memleketin gidişatı bakımından milli bir Sivil toplum kuruluşu aranıyorsa yüzde yüz yerli ve milli Türkiye Kamu-Sen var. Bugünden tezi yok tüm memurlarımızın sendikal tercihlerini gözden geçirmeleri gerekir. Görevimiz insanlara bunu anlatmaktır. Hz. Peygamberimiz umutsuzluğa düştüğünde Cenab-ı Allah kendisine “Sana tebliğ görevi verdik' diyor. İşte bizde bıkmadan, usanmadan anlatacak, tebliğ görevini yerine getirecek ve gönül huzuru duyacağız. Bunu tek başımıza değil, birlik ve beraberlik içinde yapacağız' dedi.
KONCUK: MEMURU MASADA SATMANIN BİR BEDELİ OLMALI
Konuşmasında enflasyon farkı oyununa da değinen Genel Başkan İsmail Koncuk, “2015 yılı için 0,9 enflasyon farkı aldık. Aylardır Türkiye Kamu-Sen olarak anlatıyoruz. Kitap, afiş, sunum., reklamlar hazırlattık. Böyle bir sendika olamaz, bu sendikanın varlığını kamu çalışanları reddetmelidir. Ne yapmışlar? 2013’te imzaladıkları metni değiştirmeseler 5 milyon insan yüzde 2,71 enflasyon farkı alacaktı. 2015 yılında bize verilmesi öngörülen yüzde 6,1’di. Şayet enflasyon bu rakamı aşarsa enflasyon farkı verileceği hükmedilmişti. Bunlar 2015’te imzaladıkları toplu sözleşmede bu maddeyi değiştirmişler.
Oradaki maddeyi yıl içinde verilen kümülatif artışlar olarak yeniden düzenlemişler. Buna göre, yüzde 6,1’den hesap kesilmesi gerekirken yüzde 7,9’dan hesap kesildi. Toplam kayıp yüzde 1,8. Maaşlara yansıması aylık ortalama 50 TL yapıyor. Yapılan bu hata emekli maaşı ve ikramiyesine de yansıyor. Ayrıca ek derslere, ölüm ve doğum yardımlarına, aile ve çocuk yardımına da yansıyor. Bir memur ve emekli sokağa çıktığında 1 TL’yi bile hesap ederek harcıyor ve şimdi bu hatayla ne yazık ki ayda 50 TL kaybediyor. Yani her ay bir hırsız elinizi cebinize sokuyor 50 TL alıyor. Ha cebinize hırsız dadanmış ha da birileri yanlış imza atarak dadanmış ne farkı var? Memurlar nezdinde bir bunun karşılığı olması gerekir. Bir karşılığı olsun ki, bundan sonra toplu sözleşme imzalayanlar neye imza attıklarını bilsinler. Geçtiğimiz günlerde KPDK toplantısında yüzlerine söyledim ama inkar ediyor, dedim ki, “Yüreğin yetiyorsa burada bürokratlar var Bakan da var; uzman heyet kuralım, kim doğru kim yalan söylüyor görelim' Sesi soluğu çıkmadı.
Bu arada, toplu sözleşmeden çıkar çıkmaz, “4-C’liler de satıldı, ek ödeme konusunda mağduriyet yaşayacaklar' dedim. Mahkeme kararı ile 550 - 670 TL arası ek ödeme alan 4-C’liler bundan sonra 150TL alacaklar. Genel Başkanları , “Mahkeme kararı kazananlar karar doğrultusunda alacaklar' dedi. Çaya geldik, yağmur dindi. Kim doğru söylüyor, Maliyenin yazıları ortada. “Mahkemeyi kazananlara bile vermeyin' diyor Maliye. Bu insanlar bakımından meseleyi düşünün, aylık 520 TL kaybı var. Yıllık 6 bin TL’yi buluyor. Mahkeme kararı ile Maliye köşeye sıkışmış ama bir konfederasyon çıkıp toplu sözleşme imzalıyor ve hükümetin, Maliyenin elini rahatlatıyor, bu olur mu? Bu yanlıştır ve yanlışa yanlış demeye devam edeceğiz. Masada bu arkadaşlarımız da satılmıştır. Herkes bu yaşananları iyi etüt etmeli, alanlara inerek herkese anlatmalıdır. Bunu beraberce yapacağız.
KONCUK: TEMSİL ETTİĞİMİZ DEĞERLER, TAŞIDIĞIMIZ SORUMLULUKLAR, BİZLERE GÜVENEN YÜZBİNLER, UMUT BAĞLAYAN MİLYONLAR İÇİN BAŞARMAMIZ LÂZIM!
Velhasılıkelam “Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen' demiş atalarımız.
Doğu olan biziz. Bizim çizgimizde en ufak bir eğri, yolumuzda en küçük sapma yok.
Ne olursa olsun, iktidarda kim olursa olsun, biz doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz.
Bizi bu yoldan döndürmeye çalışanlar, önümüze engeller koyanlar olacak.
Düşmekten korkmayın.
Düşmemiz yolda olduğumuzun alâmeti; asıl ayağa kalkamamaktan korkun.
Her sendelediğimizde toparlanacağız.
Her düştüğümüzde, dimdik doğrulacağız.
Allah’ın izni ile o yolu bozukları, bir daha ayağa kalkmamak üzere yere sereceğiz.
Biz Türkiye Kamu-Sen olarak çok büyük bir camia, çok büyük bir gücüz.
Kaybetme, gerileme, yorulma, bezginlik gösterme lüksümüz yok!
Kader bize başarmak zorunda olduğumuzu haykırıyor.
Temsil ettiğimiz değerler, taşıdığımız sorumluluklar, bizlere güvenen yüzbinler, umut bağlayan milyonlar için başarmamız lâzım.
Her gün yeni bir hakkı budanan, boğazından haram lokma geçmemiş memurlarımız için başarmamız lâzım.
Ömrünün son deminde, evine ekmek götürmek için çöp toplayan emeklilerimiz için başarmamız lâzım.
Maden faciasından yaralı kurtulan ve “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin' diyen temiz yürekli maden işçisinin hakları için başarmamız lâzım.
“250 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor.' diyen haberciye; “Endişelenme, biz de 27 bin kişilik kuvvetle onlara yaklaşıyoruz.' diyerek bizlere Anadolu’nun kapılarını açan Sultan Alparslan’ın;
Peygamber Efendimizin (SAV) müjdesine erme lütfuyla şereflenen, gemileri karadan yürüterek çağ açıp çağ kapatan Fâtih Sultan Mehmed Hân ve O’nun “güzel askerleri'nin;
“Türk'ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa, mahvolsun daha iyidir! Öyleyse Ya İstiklal, Ya Ölüm!' diyerek yedi düvele meydan okuyan ve bu güzel Devleti bizlere emanet bırakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına sahip çıkmak için başarmamız lâzım.
Gabar Dağı’nda şehit düşen Piyade Onbaşı Kazım Aksoy’un, 3 yaşındaki ayakkabısız, yırtık çoraplı yavrusu Güneş için başarmamız lâzım.
Esen rüzgârlardan evladının kokusunu bekleyen şehit anaları için;
Secdede gözyaşlarına boğulurken; “'vatan sağolsun' diyen babalar için;
“Baba' diye mezar taşlarına sarılan çocuklar için;
“Bak sevdiğim saçlarımı düz severdin, ben de düz taradım, sana geldim' diye şehidine koşan eşler için başarmamız lâzım.
Onlar ki;
“Haykırdılar… Can bölünmez, et tırnaktan ayrılmaz!
Bozkurt olup çakalları inlerinde bastılar.
En kudurgan namlulardan boşaltılan ölümü
Döşleriyle göğüsleyip, başlarıyla süstüler.
İtildiler, kakıldılar, dövüldüler, öldüler...
Lâkin düşen bayrakları burçlarına astılar.
Yaz yağmuru sağnaklardan, kırk ikindi gürleyip .
Şom ağızlı baykuşların seslerini kıstılar.
Ne dünyalık istediler, ne aferin umdular,
Ne kavgadan vaz geçtiler, ne gücenip küstüler. . .
Vatan, millet, din ve devlet, al sancaklar hakkına
Dar günlerin erkek arslan sesiydiler... Sustular! “
Biz var olalım diye, gençliğinin baharında solup gidenlerin, gencecik delikanlı çağında nefesi kesilenlerin, susanların emanetine sahip çıkmak için başarmamız lâzım.
Başaracak mıyız?
Başaracak mıyız?
Başaracak mıyız?
Allah sizden razı olsun!
Namus lekesi değil alnımda gördüğünüz,
Vurulmuşum, vurulup düşmüşüm güpe gündüz.
Şakağımdaki kansa, o benim gülüşümdür,
Namert sürünmektense, erkekçe ölüşümdür.
Tevekkül Allah'adır zillete katlanılmaz!
Ya hayat ya ölüm! Bunun ötesi olmaz' diyerek sözlerini noktaladı.
Genel Başkanımızın konuşmasının ardından Türk Diyanet Vakıf-Sen yardımlaşma sandığı Başkanı ve Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Kenan Ak’ın Hac ve Umre organizasyonlarına ilişkin yaptığı sununum ve Kadın Komisyonlarımızın bu yıla içindeki faaliyet planlamalarına dair sunumlar gerçekleştirildi.
"TÜRKİYE KAMU-SEN BAŞKANLAR KURULU İSTİŞARE TOPLANTISI" bugün öğleden kişisel gelişim eğitimleri, Cumartesi günü ise tüm gün boyunca sendikaların istişare toplantıları ile devam edecek.