Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu, “Haklı Dava, Güçlü Sendika” temasıyla Eğitim ve Değerlendirme toplantısı Antalya’da başladı.
Türkiye’nin dört bir yanından teşkilat mensuplarımızın bir araya geldiği Konfederasyonumuzun gelecekteki yol haritasının belirleneceği toplantımız saygı duruşu, İstiklal Marşı ve Kuran Tilaveti ile başladı.
Türkiye Kamu-Sen’in çalışmaları ve etkinliklerinin yer aldığı tanıtım filminin ardından konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Genel Başkanımız Önder Kahveci ile birlikte salonda coşku doruğa çıktı.
KAHVECİ: TÜRK MİLLETİNİN OMUZLARINDA YİNE TARİHİ BİR SORUMLULUK VAR
Genel Başkanımız Önder Kahveci, ülke gündemi ve çalışma hayatında öne çıkan başlıklardan oluşan konuşmalarında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Katılımcıları selamlayarak konuşmasına başlayan Genel Başkanımız Önder Kahveci, dünyanın büyük bir dönüşüm sürecinde olduğunu hatırlattı ve “ Tarih Türk Milletinin omuzlarına yine büyük sorumluluklar yükledi. Gördük ki, Türk Milletinden başka mazlumun hakkını savunacak kimse yokmuş” dedi.
Kahveci, “ 420 bine dayanan üyesinin, daha güzel bir geleceğe dair ümitlerini besleyen; şahsiyet ve onurlarıyla yaşayabilecekleri, bağımsız, hür bir Türkiye özlemini perçinleyen; yol gösterici ve hiç sönmeyecek bir alev, yüreğinde vatan aşkıyla haşrolan bir sevda yangını Konfederasyonun neferi olduğum için, Yaradan’a hamd olsun! Birileri her devrin adamı olup başını kuma gömerken; rahatı bozulmasın diye, araya hatırlı adamlar koyup, sıcak döşeklerinde yatarken; Derik’te, Kızıltepe’de, Yüksekova’da, Dargeçit’te ve memleketin dört bir yanında, emekleri, alın teri, kanı ve canı pahasına, Türkiye Kamu-Sen bayrağını, ay yıldızlı al bayrağın yanına koyup dalgalandıran kahraman kardeşlerime selam olsun! Şükürler olsun, bizi sizlerle beraber haşredene! Selam olsun şerefli bir ömrü, makama değişmeyen, kahraman gönül erlerine”
KAHVECİ: TÜRK MİLLETİ BİR TESADÜF ESERİ BU COĞRAFYADA BULUNMUYOR
Önümüzdeki kritik süreçte yol haritamızı belirleyeceğimiz eğitim ve değerlendirme toplantısının hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Hoş geldiniz, şeref verdiniz. Dünya büyük bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçiyor. Güç dengeleri değişiyor, dünyanın siyasal merkezi yer değiştiriyor, kartlar yeniden dağıtılıyor. Her devirde olduğu gibi bugün de emperyalist güçler, bir damla petrol için yaşlıların, kadınların, çocukların, bebeklerin, masumların oluk oluk kanını akıtıyor, masa başında devlet kurup, devlet yıkıyor. Yeni bir dünya kurulurken kader, yine Türk milletinin omuzlarına tarihi sorumluluklar yükledi. Silahlarıyla, planlarıyla, içimizdeki hainleri, dışımızdaki düşmanları alıp, yine geldiler; kapımıza dayandılar. Nasıl ki Yaradan; Nemrut’a İbrahim’i, firavuna Musa’yı gönderdiyse, aleme nizam vermek için zalimlere de Türkleri gönderdi. Bir kere daha gördük ki, Türklerden başka zalimin tekerine çomak sokacak kimse yok. Bir kere daha gördük ki, Türklerden başka mazlumun hakkı için canını verecek kimse yok. Türk milleti bir tesadüf eseri bu coğrafyada bulunmuyor. Kader, mazlumun ahı yerde kalmasın diye bu milleti, Orta Asya’dan alıp Avrupa’ya kadar, leş kargalarının üstüne bir şahin gibi gönderdi. Sanıyor musunuz ki, terör örgütleri kendi başlarına türeyip, kendi başlarına hareket ediyor. Hepsinin ağa babaları aynı, ipleri aynı yerden kontrol ediliyor. Doğusuyla, Batısıyla, bütün dünyanın Türk milleti karşısında nasıl şer cephesinde birleştiğini gördük. Ama Mehmetçik sahaya indiğinde herkes susar, bütün planlar değişir. Bu memlekette ülkenin sınırları kalemle değil, kanla çizilir.
KAHVECİ: KAHRAMAN TÜRK ASKERİ OLUŞTURULMAK İSTENEN TERÖR DEVLETİNİ TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE SÜPÜRDÜ
Hepimiz gördük, çatışmaya gülerek giden askerimizi görünce tüm dünya dehşete kapıldı. Kimse bilmez, bizim için zalimle cenke gitmek, düğüne gitmek gibidir. Evet; Türk olmak zordur, bütün dünyayla savaşırsın. Ama Türk olmamak daha zordur çünkü Türklerle savaşırsın. Varsa yüreği yeten gelsin, bu vatanı bölmeyi denesin. Fırat Kalkanı Harekatı’nda nasıl sırtlanlar gibi kaçtıklarını gördük. Zeytin Dalı’nda nasıl fareler gibi deliklere sindiklerini gördük. Barış Pınarı’nda nasıl dize geldiklerini gördük. Türk milleti, askeri ve devletiyle omuz omuza verdiğinde, oyunun kurallarının nasıl değiştiğini gördük. Sınırlarımızda oluşturulmak istenen terör koridorunun, kurulmak istenen terör devletinin nasıl tarihin çöplüğüne süpürüldüğünü gördük. 100 yıl önce olduğu gibi, masa başında kurulan hayallerin ömrünün, Türk askeri ile karşılaşıncaya kadar olduğunu, bir kere daha gösterdik. Bu topraklara dostluk ve kardeşlik dışında bir emelle gelenler bilsinler ki, topraklarımız geniş, bundan öncekileri olduğu gibi onları da gömecek yer buluruz. Türkiye Kamu-Sen olarak, daha kurulduğumuz ilk gün, bir ferdi olmaktan şeref duyduğumuz, büyük Türk milleti adına, hesapsız ve hiçbir karşılık beklemeden, her zaman taraf olacağımıza; “Bizim ilkemiz, önce ülkemiz” düsturuyla, tüm varlığımızla, milletimizin ve ülkemizin hizmetinde olacağımıza; İçten ve dıştan, milletimizin zararına ve devletimizin bekasına yönelik girişimlere karşı duracağımıza; Milletimizin aydınlık geleceği için varlığımızı armağan edeceğimize; Türkiye sevdalısı, milli bir sivil toplum kuruluşu olarak, camiamızın ve milletimizin sesi olacağımıza ahdetmiştik. Biz, verdiğimiz bu sözün sorumluluğu ve bilinci içinde, söz konusu vatan olduğunda, hiç tereddüt göstermeden, birliğimizi hiçbir küçük hesaba kurban etmeden, askerimizin ve devletimizin yanında olduk. Bizim yönümüz, tarafımız, safımız hiç değişmedi, değişmeyecek, değiştirmeye de kimsenin gücü yetmeyecek.
KAHVECİ: 20 MİLYON VATANDAŞIMIZI İLGİLENDİREN TOPLU SÖZLEŞME BEKLENTİLERİ KARŞILAYAMADI
Hepinizin de yakından takip ettiği gibi memur ve emeklilerimizin 2020 ve 2021 yıllarıyla ilgili mali ve özlük haklarının belirlendiği bir toplu sözleşme süreci yaşadık.Ülkemizde 3 milyon dolayında kamu çalışanı, 2 milyon kadar da memur emeklisi var. Toplu sözleşmeler, aileleriyle birlikte 20 milyona yakın bir kitleyi doğrudan ilgilendiriyor. Bu nedenle Türkiye gündeminin tamamen memur olması gereken bir dönemde, memurların esamesi bile okunmadı. Bizim yetkili olduğumuz dönemlerde toplu görüşme çadırlarıyla, basın açıklamalarıyla Türkiye çalkalanırdı. Şimdi ise ilk ve son günler dışında basında haber bile olmuyor. Malum-Sen süreci yönetmekte zaten aciz kalıyor. Basiretsizlikleri dağı taşı tutuyor. Biz, ekonomik ve bilimsel verilere dayanarak taleplerimizi hazırladık. Bildiğiniz gibi yatırım araçlarını, yeniden değerleme oranlarını, vergi artışlarını, artan harcamaları ve enflasyonu da dikkate alarak bir gelecek öngörüsü yaptık. Memurların kayıplarını belirledik. Hangi kalemlere, ne kadar zam yapılırsa, bu zararların telafi edileceğini hesapladık. Malum-Sen’in de gerçekçi bir taleple gelmesi durumunda, bir müzakere imkânı olacağını düşündük. Ne var ki, toplu sözleşme görüşmelerinin ilk gününden itibaren havanda su dövülmeye başlandı. Bu sözde yetkili konfederasyon, kendi taleplerinin dahi arkasında durmadı. Toplamda 5 oturum gerçekleştirildi; bunların hiçbirinde, tek bir talep dahi müzakere edilmedi. Zaten nüfusumuzun dörtte birini ilgilendiren bu önemli sürecin, tek bir kişinin iki dudağı arasına terk edilmesi başlı başına bir garabet unsuruydu. Biz, 1 Ağustos’tan itibaren görüşmelerin tek bir yetkili temsilcinin keyfiyetiyle yürütülmesinin doğru olmadığını söyledik. Kamu görevlilerini ilgilendiren hayati konuların dahi masada pazarlığa açılmadığını ifade ettik ve gerekli uyarılarımızı yaptık. “Toplu sözleşmeler normal seyrinde ilerlemiyor” dedik. Masada sayın Bakana da ifade ettik. Eylem yapıp basınla da paylaştık. Hiç olmazsa, paraya taalluk etmeyen, bütçeye ek yük getirmeyen sözleşmelilere kadro, yardımcı hizmetliler, vergi dilimleri, mülakatın kaldırılması, servis, kreş gibi sorunların çözümü, bir yıl önce söz verilen 3600 ek gösterge gibi konuların netliğe kavuşturulması gerektiğini söyledik. İşi gücü şov yapmak olan konfederasyon, iki yılda bir kez ayağımıza gelen bu fırsatı da tepti. Zaten hizmet kolları taleplerinin de bir arada olması, toplu pazarlıkların içinden çıkılamaz bir hal almasına ve karmaşaya yol açıyor. Yetkili konfederasyonun basiretsiz, korkak ve iş bilmez hali, Kanunun aksaklıklarıyla birleşince bundan önce olduğu gibi beşinci toplu sözleşme dönemi de büyük bir fiyasko oldu. Milyonların umutları, 2021 yılına ertelendi.
KAHVECİ: HAKEM KURULU HÜKÜMETİN NOTERİ GİBİ DAVRANDI
Başından beri tarafsızlığı tartışılan Hakem Kurulu, Hükümetin 2020 için %4+4; 2021 yılı için %3+3 teklifini aynen onaylayarak, daha da tartışmalı hale geldi. Hakem Kurulu’nda hükümet tarafından atanan üyeler çoğunlukta olduğu için, bu kuruldan Hükümetin teklifi dışında başka bir kararın çıkması mümkün değildi. Bu karar, 6 ay için en düşük memur maaşına 120 TL, ortalama memur maaşına 160 TL’lik bir artış anlamına geliyor. İşte böyle kifayetsizlerin yürüttüğü, allayıp pulladığı toplu sözleşme süreci, memur ve emeklileri ortada bıraktı. Bu vebal, Hakem Kurulu kadar, 21 gün boyunca kendi teklifinin dahi arkasında duramayan ve müzakereden kaçan yetkili konfederasyonun boynundadır. Bu devran böyle gitmez. Memur ve emeklilerimizin geleceği adına, toplu sözleşmeleri katılımcı ve sonuç alıcı bir noktaya taşımak zorundayız. Masada memurların geniş bir şekilde temsil edilmesi ve heyetin çoğunluğuna bağlı bir imza sistemine geçilmesi gerekiyor. İtiraz mekanizmaları da yeniden düzenlenmelidir. Genel toplu sözleşme ile hizmet kolu toplu sözleşmeleri birbirinden ayrılmalı. Yoksa iş bilmeyen sendikalarla bir yol alınması imkânsız görünüyor. Elbette toplu sözleşme çok önemli ama sendikacılık da toplu sözleşmeden ibaret değil. Biz, her şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz. Gündemimizin ilk sırasında, kırmızı çizgimiz olan memurluk güvencesinin korunması, geçici personel, vekil, sözleşmeli, idari hizmet sözleşmeli gibi istihdam biçimlerinin kaldırılması bulunuyor. Bu çerçevede bütün güvencesiz sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi için bir kanun teklifi hazırladık ve Meclis’e sunulmasını sağladık. Bu konudaki mücadelemiz sonuç alıncaya kadar devam edecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Yardımcı hizmetlilerimizi asla unutmadık, daima gündemde tuttuk, tutmaya da devam edeceğiz. Özellikle sınıf değişikliği ve ek gösterge yardımcı hizmetlilerimiz için hayati bir konu; bu konuya bizler de son derece hassas yaklaşıyor, her platformda bu talebimizi dile getiriyoruz.
KAHVECİ:TALEPLERİMİZİN TAKİPÇİSİYİZ
Elbette ek gösterge uygulaması yalnızca Yardımcı Hizmetlilerin ya da bazı meslek mensuplarının sorunu değil. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen seçimler öncesinde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öğretmen, polis, hemşire ve imamların ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltileceğini ifade etmişti. Biz de ek gösterge konusunun bütün memurların uzun yıllardan gelen beklentisi olduğunu ve belli meslek gruplarından öteye, toptan ele alınarak kapsamlı bir çalışma yapılması gerektiğini ifade etmiştik. Bu çerçevede yapılacak düzenlemelerde müdürler, müdür yardımcıları, şefler, merkez taşra ayrımına tabi tutulanlarla kurum içi yükselme sınavıyla gelen uzmanlar, idareci konumundaki kamu görevlileri, denetmenler, avukatlar, ek gösterge uygulamasından hiç faydalanamayan teknisyen yardımcısı, şoför gibi Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil olan personel unutulmamalıdır. Bu konuda hazırlanmasına katkıda bulunduğumuz kanun teklifi Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda beklemektedir. Verilen sözlerin taleplerimize uygun olarak bir an önce tutulmasını istiyoruz.
KAHVECİ: LİYAKAT VAZGEÇİLMEZİMİZDİR
Özellikle liyakat konusu, bizim için son derece önemli. Biz her memurun hak ettiği göreve gelmesi için adil bir sistem kurulmasını istiyoruz. Mevkilerin, makamların, hak yenerek, liyakatsiz kimselerce adeta işgal edilmesine karşıyız. Mülakat sistemi ile kendilerine geniş bir hareket alanı yaratan, adaleti, hakkaniyeti ve liyakati ayaklar altına alıp ayrımcılık yapanların sonuna kadar karşısındayız. Şimdi işine gelmeyen en küçük bir olayda, liyakatten bahsedenlerin geçmişini, bulundukları konuma hangi yollarla geldiklerini de gayet iyi biliyoruz.
KAHVECİ: ADİL BİR VERGİ SİSTEMİ ŞARTTIR
Ülkemizdeki vergi sistemi adaletsizlik üstüne kurulmuş. Dolaylı vergiler yoluyla, zaten vergilendirilmiş kazançtan bir kere daha vergi alınmaktadır. Gelir vergisinde de çalışanlar kısa sürede %15’lik limiti aşmakta ve %20-%27’lik dilime geçmektedir. Hal böyle olunca ödedikleri vergi yükseldiği için, yıl ortasında çalışanların geliri düşmekte ve büyük bir mağduriyet ortaya çıkmaktadır. Zaten hedef enflasyonun bile altında zam alan memurlar, bir darbe de vergilerden yemektedir. Bu nedenle çalışanlarımız üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi zorunlu hale gelmiştir. Geçtiğimiz günlerde bir çalışma yaptık; bu vergi adaletsizliği canımızı en fazla yakan konu olarak karşımızda duruyor. Dolaylı vergilerle birlikte, kazandığımız her 100 liranın en az 25 lirasını vergiye veriyoruz. Gelir vergisi dilimi arttıkça bu oran %40’a kadar çıkıyor. Allah aşkına, bu ülkede çalışanlardan başka, gelirinin %40’ını vergi olarak veren bir kesim bulabilir misiniz? Üstad diyor ki;
“Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa.”
Böyle bir vergi sistemiyle gelirde adalet sağlanabilir mi? Yıl içinde alınan bütün maaş zamları zaten vergi dilimi artışıyla elimize geçmeden, yeniden hazineye gidiyor. Gelir vergisi tarifesine ilişkin bir kanun teklifi hazırlandı. Bu teklife çalışanların yaşadığı bu mağduriyeti giderecek bir düzenlemenin de eklenmesini istiyoruz.
KAHVECİ: MÜCADELEMİZ ÇOK YÖNLÜ OLARAK SÜRÜYOR
Mücadelemiz çok boyutlu ve çok yönlü olarak yoğun bir biçimde sürüyor. Aslında hala bir yolumuz var. Meclis yeni açıldı. Derhal bir memur paketi hazırlanır ve az önce saydığım konularla birlikte maaşlara ilişkin bir revizyon da bu pakete eklenirse, memur ve emeklilerimizin sorunları bir nebze olsun çözülecektir. Bu nedenle memur paketi talebimizi önemsiyoruz.
KAHVECİ: BİZ AHLAK VE ERDEM ÜZERİNDE YÜKSELMİŞ BİR KONFEDERASYONUZ
Konuşmamda, biz kurulurken ilkelerimizi ortaya koymuştuk dedim. Türkiye Kamu-Sen, ahlâk, erdem ve dürüstlük ilkeleri üstünde yükselmiş bir kuruluştur. Bizim bünyemiz, ilkesizliği ve ahlaksızlığı kabul etmez, teşkilatımıza halel getirecek hiçbir yanlışa müsaade etmez. Bu nedenle her bir teşkilat mensubumuzun aslında dalgalanan bir Türkiye Kamu-Sen bayrağı olduğu bilinci içinde hareket etmesi ve sorumluluk sahibi olması gerekir. Kuruluşumuzda dahi hareket noktamız, ahde vefa göstermek, ülkemiz ve ülkümüz uğruna sahip olduğumuz bütün maddi değerleri feda etmekti. Bedeli ne olursa olsun hiçbir koşulda üyelerimizi ve kamu çalışanlarını yüz üstü bırakmayacağımıza dair söz vermiştik. Taviz vermeden, taşıdığımız sorumluluğun şuurunda olarak ilkeli, kararlı, mücadeleci ve ahlâklı; yani adam gibi sendikacılık yapacağımıza dair üyelerimize söz vermiştik. Vicdanlarını satılığa çıkarıp, mevki ve makamlarını, kamu görevlilerinin hakları ile takas edenlere karşı, kuruluşumuzda verdiğimiz sözleri unutup, ahdimizi bozacak değiliz. Haktan, hukuktan bahsedip, ahlaksızlığı şiar edinmişlere göz yumacak; liyakatsiz atamalara ön ayak olanların tuttuğu yolu tutacak değiliz. Meydanları, alanları, iş yerlerini ilkesizliği ilke edinenlere terk edecek de değiliz. Biz, çıktığımız yolda bir an dahi duraksamayacağız.
Yılmayacağız, Yorulmayacağız, Yıkılmayacağız, Başaracağız, başaracağız, başaracağız. Çünkü bize göre durmak, ölüme eş… Hiç durmadan, hedefe yürüyeceğiz.
KAHVECİ: İŞ GÜVENCESİ KIRMISI ÇİZGİMİZDİR
Memurların iş güvencelerinin yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde; Kadro bekleyen 4/B’lilerin; geçici, vekil, idari hizmet sözleşmeli gibi adlar altındaki diğer personelin; Yardımcı hizmetlilerin, öğretmenlerin, hemşirenin, postacının, memurun, teknikerin, teknisyenin, emeklinin; 400 bin ataması yapılmayan öğretmenin, iktisat fakültesi mezununun; Ataması yapılmayan 400 bin sağlık personelinin; Ekonomik zorluklar karşısında ezilen milyonların, KPSS kapılarında umut tazeleyen 2 milyon üniversite, 1 milyon meslek yüksekokulu mezununun feryatlarına kulak tıkayamayız. Bir koltuk uğruna her türlü garabete sessiz kalıp, dilsiz şeytanlar olamayız.
KAHVECİ: KURULUŞUMUZDA VERDİĞİMİZ SÖZDEN ASLA DÖNMEYECEĞİZ
Ahde vefa dedik; inandığımız değerler uğruna ömrü feda eyledik. Şükürler olsun ki, kurulduğumuz günden bu yana üyelerimize ve milletimize verdiğimiz sözden bir an bile geri durmadık. Ahdimizin gereği söz söylemekten ve yine sözümüzün gereği tavır almaktan bir an bile tereddüt etmedik. Bizim için Türkiye Kamu-Sen; sadece bir sivil toplum kuruluşu değil, bunun çok daha ötesidir. Bize onu emsalsiz kılan şey, sahip olduğu değerleri ve duruşudur. Lâkin bu güzel vatanımızda ikilik çıkaranlar; Toplumsal hayatta vatandaşlarımızı, çalışma hayatında kamu görevlilerini bizden, bizden olmayan diye ayıranlar; Kamu düzeninin türlü menfaatler karşılığında bozulmasına göz yumanlar, Askere, polise, kurşun sıkanlar ve bunlara sessiz kalanlar da bu yaptıklarının hesabını vereceklerini bilmelidirler. Bizim bütün öfkemiz ve nefretimiz onlaradır. Bu kimseler, bu devranın böyle gitmeyeceğini iyi bilsinler. Biz, kendi yararımıza da olsa haksızlığa eyvallah demeyiz. Tehditle, baskıyla, şantajla gelen üyeye sevinmeyiz. Güçlü olanın değil, haklı olanın yanında yer almak onurumuzdur.
KAHVECİ: BİZ SENDİKACILIĞI AŞK İLE YAPIYORUZ
Türkiye Kamu-Senli olmak bir aşk halidir. Biz, sendikacılığı işte bu aşk ile yapıyoruz. Bizim için zafer; başı dik, alnı ak, onurlu ve gurur dolu tertemiz bir geçmişi, geleceğe aktaran ve gelecekte de yaşatacak olan Türkiye Kamu-Sen’in varlığıdır. Defalarca kez söyledik, anlamamakta ısrar edenler için tekrar söylemek bize zul gelmez; haksızlığa uğradık ama asla haksızlıktan yana olmadık. Âlemin adaletle nizama sokulması gerektiğine hep inandık. Adalet ve hakkaniyetten yoksun merciler, liyakati ayaklar altına alan emek hırsızları için, bir kez daha şunun altını çizmek isteriz; Türkiye Kamu-Sen’e, Türkiye Kamu-Senlilere, kamu görevlilerine ve mazlumlara yapılan her haksızlık karşılığını bulur. Akbabalar ve çakal sürüleri bilsin ki, dışarıdan kuşatılsak da içimizden vurulsak da Türk milleti dünya durdukça var olacak, Türkiye Kamu-Sen bayrağı hep dalgalanacak. Çünkü bu bayrakta umut var; bu bayrakta çocuklarımızın geleceği, memurumuzun emeği, şehitlerimizin kanı var. Bu bayrakta ay yıldız var. Bu bayrakta Türk milleti var. Varlığımız; Akdeniz’in engin sularında, Irak’ın dağlarında, Suriye çöllerinde bu millete kol kanat geren kahramanlara feda olsun. Genel başkanlarından, yönetim kurulu üyelerine, il temsilcilerimizden, şubelerimize, işyeri temsilcilerimizden, yurdumuzun en ücra köşelerindeki üyelerimize kadar hepimiz tek yürek, tek yumruğuz. İçerideki hainlere de prim vermeyiz, dışımızdaki düşmana da göz açtırmayız. Kendi yaralarımızı kendimiz sararız ve biz sadece ve sadece Türk milletine sarılırız. Biliyoruz ki, bizim varlığımız Devletimizin varlığına, vatanımızın bağımsızlığına bağlı. Bizlere bu güzel vatanı ve devletimizi armağan eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, gelmiş geçmiş tüm şehitlerimize ve gazilerimize minnet borçluyuz. Onlar bu vatan için gözlerini bile kırpmadan ölüme koşan kahramanlardı. Allah hepsinden razı olsun.
KAHVECİ: ELİF GİBİ DİMDİK DURACAĞIZ
Şu kritik günlerde ülkemiz ve milletimiz başta olmak üzere İslam camiasının üzerindeki karabulutların dağılmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Allah en kısa sürede yetkiyi alarak, adaletli ve hakkaniyetli sendikacılık yapmamızı, kamu görevlilerine ve devletimize hayırlı hizmetlerde bulunmamızı nasip etsin. Gümbür gümbür geliyoruz. Er, geç, hak yerini bulacak, herkes doğruda buluşacak. Biz verdiğimiz söz gereğince, doğru yol üzerinde, Allah’tan başka kimseye boyun eğmeden, Elif gibi dümdüz duracağız. Hak yolunda asla susmayacağız.
“Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Hâlbuki biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Hâlbuki bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar,
Tarihin azabından kurtulamayacaklar.”
Allah hepinizden razı olsun! Toplantımızın bütün sonuçlarıyla hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum. Yaşasın Türk milleti; var olsun, varlığın daim olsun Türkiye Kamu-Sen!
Toplantımız iki gün boyunca eğitim ve değerlendirmelerle devam edecek, öğleden sonra Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bünyamin Ayhan ve Türkiye Kamu-Sen Ar-ge Koordinatörü Ercan Han’ın iletişim ve sosyal medya sunumlarıyla devam edecek.
Yarın ise, (Cumartesi) sendikalarımız iç bünyelerinde eğitim ve değerlendirme toplantılarıyla önümüzdeki döneme ilişkin yol haritalarını belirleyecekler.